NASA ve ESA, deniz seviyelerindeki yükselmeyi daha iyi analiz edecek uyduyu uzaya gönderdi

İklim değişikliğinin Dünyamız ve okyanuslar üzerindeki etkilerinin incelenmesi, deniz seviyelerindeki artışın takip edilmesi ve hava tahminlerinin daha doğru yapılabilmesi adına NASA ve Avrupa Uzay Ajansı ortaklığıyla geliştirilen Sentinel-6 Michael Freilich uydu SpaceX’e ait Falcon 9 roketiyle uzaya fırlatıldı.

Okyanusları incelemek üzere fırlatılması planlanan iki uydudan ilki olacak Sentinel-6, yaklaşık 1.300 km yükseklikte yerleşeceği yörüngeden gezegenimize elektromanyetik sinyaller gönderecek. Okyanuslara çarpıp geri dönecek bu sinyallerle ise deniz seviyelerine yönelik ölçüm yapılacak. Önümüzdeki beş yıl içinde ise ikinci uydu olan Sentinel-6B uzaya gönderilecek.

“Okyanuslarla ilgili en doğru bilgiyi alabileceğiniz yer uzaydır” diyen NASA Bilim Müdürü Thomas Zurbuchen, açıklamasının devamında “NASA, deniz seviyelerindeki yükselmeyle ilgili çalışmalarına 1990’larda başladı. O dönemin bilim insanlarının yapılan tahminlere yönelik merakı aslında 1990’larda uzaya gönderilen uydular sayesinde giderilmişti. Yani, deniz seviyelerinin yükselip yükselmediği sorusu, o dönemki verilerle de soru olmaktan çıkmıştı. Şu anda oturduğum koltukta yer çekiminin var olduğundan nasıl eminsem, okyanusların da yükseldiğinden o kadar eminim. Bu durumun hayatlarımıza olan etkileriyle başa çıkmak zorundayız” ifadelerini kullandı.

Ayrıca Bkz.Arecibo Gözlemevi’nin kaderi belli oldu! Tamir edilmesi mümkün olmayan teleskop yıkılacak

Sentinel-6 ve Sentinel 6B uyduları bilim insanlarının, çok daha yüksek çözünürlükte gözlemler yapmasını sağlayarak daha doğru hava tahminleri yapmasını sağlayacak. Bu sayede örneğin fırtınaların karaya ulaşmasından çok daha önce, kasırgalar daha okyanus üzerinde oluşurken detaylı veriler elde edilebilecek.

Özellikle deniz seviyesinden 10 metre yükseklikte yaşayan 600 milyondan fazla insan göz önünde bulundurulduğunda bu tür gözlemler her açıdan daha da önemli hale geliyor. Söz konusu uyduların iklim değişikliğine yönelik araştırmaların devamını sağlayacak olması açısından oldukça önemli olduğu söylemek sanırız yanlış olmayacaktır.