Japonya, 2011 depremi sonrası kapattığı nükleer santralleri yeniden açmaya hazırlanıyor

Japonya’da 2011 yılında yaşanan 9 şiddetindeki deprem, ülkede çok ciddi hasara yol açmıştı. Ülkedeki nükleer santrallerin de büyük hasar almasına neden olan deprem sonrası özellikle Fukuşima Daiichi nükleer santrali, Japonya için çözüm gerektiren sorunların başında gelmişti.

Ayrıca Bkz.Porto Riko’daki Arecibo gözlemevinde üç ay içinde ikinci kez kaza meydana geldi

Deprem sonrası nükleer santrallerini kapatan ülke bu süre zarfında ise enerji üretimi için fosil yakıtlara yönelmek zorunda kaldı. Japonya, CO2 emisyonlarında artış getiren bu hareket sonrası nükleer enerjiye yeniden dönüş için bir çalışma başlattı.

Japon halkı, çok temkinli yaklaşıyor

Ülkenin 2050 yılında karbon nötr olma vaadi ve bunun getirdiği baskı sonucu atılan adımda yerel yönetimlerin de desteğini alan hükümet, bazı santralleri açma kararı aldı. Nükleer santrallerin işetilmesine yönelik bir takım güvenlik tedbirlerini hayata geçiren Japon hükümeti, ilk olarak Tokyo’nun 340 km kuzeyinde kurulu olan Onagawa santralini açmaya karar verdi. Onagawa nükleer santrali de deprem sonrası oluşan Tsunami yüzünden zarar görmüş ancak oluşan hasar, Fukuşima Daiichi’deki kadar büyük olmamıştı. Yetkililer, Onagawa’nın en erken 2023 yılında faaliyete geçebileceğine inanıyor. Santralin kurulu olduğu Miyagi prefektörlüğü (Japonya'nın her bir idari birimine verilen isim) valisi Yoshihiro Murai, gelişmelerden umutlu olduğunu ifade ederken "Enerji ihtiyacını bir anda yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlamaya başlamak gibi bir imkânımız yok, nükleer enerjiye ihtiyacımız var" sözlerini sarf etmiş.  

Yürürlüğe giren güvenlik tedbirleri yasası kapsamında ise 16 reaktörün daha faaliyete geçeği belirtiliyor. Hükümetin ısrarlarına ve ikna çabalarına rağmen Japonya halkının geneli ise nükleer enerjiye sırtına dönmüş durumda. Uzmanlar, ülkedeki nükleer santrallerin açılmasını engellemek üzere açılmış birçok davanın olduğunu ifade ediyor.

Dünya’nın üçüncü büyük ekonomisi için oldukça zorlu görünen bu sürecin nasıl idare edileceği ise bir merak konusu.

Fukuşima, yenilenebilir enerjiye hazırlanıyor

Nükleer felaketi en sert yaşayan Fukuşima prefektörlüğü ise yönünü yenilenebilir enerjiye çevirmiş durumda. İdari yönetim aldığı bir kararla, nükleer felaket sonrası artık tarım yapılması mümkün olmayan bölgeler ile nüfus açısından seyrekleşmeye devam eden ve yüksekte kalan alanlara sırasıyla güneş ve rüzgâr enerji santralleri açmaya karar verdi. İşler planlandığı gibi giderse bölgede 11 güneş ve 10 rüzgâr enerjisi santrali açılacak. 600 megawattlık elektrik enerjisi üretme potansiyeli bulunan santrallerin toplam maliyetinin ise 2.75 milyar dolar olması bekleniyor. Söz konusu üretim kapasitesi bölgede eskiden üretilen nükleer enerjinin üçte ikisine karşılık geliyor. Projenin tamamlanması için ön görülen tarih ise 2040.

Bunun haricinde Japonya, Fukuşima Daiichi nükleer santralindeki radyoaktif su sorununu çözmeye çalışıyor. Santralin üç reaktöründe meydana gelen erime sonucu çevreye sızan radyoaktif suyun toplanıp depolanması için kurulan depolama tanklarındaki kapasite, 2022 yılında dolacağı için ülke bu suyu Pasifik Okyanusuna pompalayacak.

Bakalım Japonya, nükleer enerji alanında verdiği sınavları başarılı bir şekilde atlatabilecek mi?