Rüzgâr ve Güneş enerjisi, küresel elektrik üretiminin %10’luk dilimini karşılayarak rekor kırdı

İnsan kaynaklı iklim değişikliğini fazlasıyla hissetmeye başladığımız bir dönemde yenilenebilir kaynaklar kanadından umut verici bir haber daha geldi. Ember adlı düşünce kuruluşunun yayınladığı bir rapora göre 2020 yılının ilk yarısında rüzgâr ve güneş enerjisinden elde edilen elektrik, toplam üretilen enerjinin %10’luk dilimini karşıladı.

Ayrıca Bkz.Tesla’nın Çin’de verdiği iş ilanı yeni bir otomobil modelini işaret ediyor olabilir

Bir önceki yıla kıyasla %14’lük bir artış olarak karşımıza çıkan yeni değer, yenilenebilir kaynaklardan elde edilen elektrik enerjisi için rekor anlamına geliyor. Covid-19 salgını nedeniyle %3 oranında düşen küresel elektrik ihtiyacına rağmen elde edilen %10’luk artış önemli.

Gelişmeler umut verici ancak yeterli değil

Kömür santralleri kaynaklı elektrik üretiminin de düşüş gösterdiği ilk altı aylık süre, ne yazık ki 2015 yılında imzalanan Paris İklim Anlaşması’nda imza altına alınan ve sıcaklık artışlarını 1.5 santigrat derecenin altında tutma hedefini karşılamak için yeterli değil. Zira kömürden elde edilen elektrik enerjisi oranı 2019 yılının ilk altı ayına kıyasla %8.3 oranında düşmüş olsa da kömür santralleri aynı dönemde, ihtiyaç duyulan elektriğin %33’ünü üretmiş. Bu da atmosfere salınan CO2’nun baş sorumlusu olan kömüre olan bağımlılığın önemli bir göstergesi olarak dikkat çekmiş.

1.5 santigrat derecelik hedefin enerji sektörü açısından karşılanabilmesi için ise kömür kullanımının önümüzdeki on yıllık süre içinde her yıl %13 oranında azalması gerekiyor. Söz konusu rakamlara göre iklim hedefinin tutturulması için 2030 yılı itibariyle kömürün enerji sektöründeki payının en fazla %6 olmalı. Ancak içinde bulunduğumuz 2020 yılının ilk altı ayındaki %33’lük pay, uzmanları oldukça tedirgin ediyor.

Yenilenebilir kaynaklara en fazla yatırımı %21’lik oranla Avrupa ve %33’lük pay ile İngiltere’nin yaptığı görülüyor. Elektrik ihtiyacının ortalama onda birlik bölümünü rüzgâr ve Güneş’ten sağlayan Türkiye’nin de içinde bulunduğu diğer ülkelere bakıldığında ise sayılar birbirine yakın duruyor. Buna göre Türkiye:13%, Çin:10%, ABD:12%, Hindistan:10%, Japonya:10% ve Brezilya:10% oranlarına ulaşan ülkeler olarak dikkat çekiyor.