Şimdi Ara

Teknolojik gelişmeler, güneş enerjisi sektörünü Türkiye’de nasıl etkiliyor?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
12
Cevap
0
Favori
218
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Teknolojik gelişmeler, güneş enerjisi sektörünü Türkiye’de nasıl etkiliyor?



    Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği Başkanı Halil Demirdağ, Anadolu Ajansı’na Türkiye’deki elektrikli araçların geleceği ve çatı tipi güneş santralleri konularında açıklamalarda bulundu.



    Teknoloji alanındaki gelişmelerin enerji sektöründe çok daha önemli hale geldiğini ifade eden Demirdağ, güneş enerjisi alanında yatırım yapanların yönlerini depolama ve şarj istasyonları çözümlerine çevirdiğini belirtti. Takip eden süreçte, elektrikli araçların kilit rollere sahip olacağını söyleyen Demirdağ, bu gelişmenin güneş enerjisi şirketleri için de yeni bir sayfa anlamına geleceğini ifade etti.



    Ayrıca Bkz.Eski ehliyetleri yenilemek için verilen süre uzatıldı



    Elektrikli araçların sahip olduğu batarya kapasitelerinin 100 kilovata kadar çıktığının altını çizen yetkili yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:



    "Türkiye'de 2030'da 1 milyonun üzerinde elektrikli aracın kullanılabileceği öngörülüyor ki bu çok hızlı oluşabilecek bir kapasite. Bu rakamı dikkate aldığımızda 2030'da 100 bin megavat batarya kapasitesi oluşacağını söyleyebiliriz. Artık bir sonraki adım, bu araçların bataryalarını sisteme geri elektrik basmak için de kullanabilmek olmalı. Eğer araçlardaki bataryalar için böyle bir imkân oluşturulursa, burada yeni bir kapasite de ortaya çıkmış olacak."



    Demirdağ’ın yapmış olduğu açıklamalar gerçekleşirse, Türkiye’nin hâlihazırda 91 bin 200 megavat olan kurulu gücüne ciddi katkılar sağlanmış olacak.



    Teknolojik gelişmeler, güneş enerjisi sektörünü Türkiye’de nasıl etkiliyor?



    Çatı tipi güneş santralleri konusuna da değinen yetkili, şu anda 10 kilovatlık bir kurulumun 10 bin dolar seviyesinde maliyet doğurduğunu ve bu alanda verilen kredilerin elektrik faturası gibi ödenmesi halinde kurulumları daha da hızlandıracağını iddia etti. Demirdağ bu konuda yaptığı açıklamada, “İzin süreçleriyle birlikte 4 ay gibi bir sürede çatıdan elektrik üretimine başlanabiliyor. Ankara'daki bir çatı kurulumu şu anki fiyatlarla 5-6 yılda kredisini geri ödüyor. Çatı kurulumlarında elektrik faturası yerine krediyi ödüyorsunuz ve kredi bittikten sonraki 20 yılda elektriğe bir ücret ödemiyorsunuz. Güneş enerjisinde maliyetler çok hızla düşüyor, batarya da aynı düşüşün görülmesini bekliyoruz. Gelecek 5 yılda güneş enerjisi, batarya ve depolama teknolojilerinin her şeyi değiştireceğini düşünüyoruz." şeklinde değerlendirmelerde bulundu.



    Güneş enerjisi üretimi konusunda mini Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) ihalelerinin sektör tarafından beklendiğini hatırlatan Demirdağ, çatı kurulumları, lisanssız güneş enerjisi santralleri ve diğer yatırımlarla bu yıl yaklaşık 1000 megavat güneş enerjisi kapasitesinin devreye girebileceğini vurgulamış.



    Ülkemizin sahip olduğu güneş enerjisi potansiyelini tam anlamıyla değerlendirmek adına, çatı tipi güneş santrallerinin yaygınlaşmasını umuyoruz.




    Kaynak:https://www.aa.com.tr/tr/bilim-teknoloji/elektrikli-araclarin-batarya-kapasitesi-2030da-100-bin-megavata-ulasacak/1711036#







  • Dunya bankasi ve Avrupa birligi kalkinma bankasi kredileri kismakla tehdit etti.

    bu dalda sanirim ulke olarak hukumet yetkiyi cin devletine verecek.
  • teknolojik gelişme mi? o da ne ola ki?

  • 2030da ongorulen 1 milyon aracin pillerini ayni gece doldurabilir miyiz degil o araclar gride nasil guc saglar, bundan nasil ekmek yerizin hesabi bu. Teknolojik ilerleme degil de sanki gerilemenin hesabi gibi olmus

  • Yanılıyorsunuz elektrik şebekesinin en zayıf tarafı elektriği depolayamamasıdır. Bu nedenle gece barajlardan ve doğalgaz santrallerinden ürettiğimiz elektriği boşa harcamaktayız.

    Ancak akşam 7—11 gibi en yoğun elektrik harcanan saatlerde devasa bir kullanım olmakta sırf bu yüzden korkunç bir kurulu kapasite yatırımı yapmak gerekmekte.

    Elektrikli araç sahipleri araçlarını gece şarj edip akşam fazlasını şebekeye geri verse para bile kazanabilecekleri sistem olursa (ki Avrupa’da, ABD’de var) milyarlarca dolarlık atıl yatırımdan kurtuluruz.

  • Sana yabancı bir konu.

  • gun kullanıcısına yanıt
    Diğer cümlelerinize katılmakla beraber "Bu nedenle gece barajlardan ve doğalgaz santrallerinden ürettiğimiz elektriği boşa harcamaktayız." Bu cümlenize meslekten ve sektörden biri olarak itirazım var.Şöyle ki ;

    Elektriği her ne kadar depolayamasak ta santallerin ürettiği elektriğe bağlı olarak talep edilen gücü dengelemek için "Yük Tevzi Merkezi" vardır.Yük Tevzi merkezi ihtiyaç olan güç talebini dakikalık olarak takip eder.Kontrol edilebilir santrallere (doğalgaz,linyit,hidroelektrik) istenilen gücün oranına göre kapasitesini düşürmesini söyler,bazen de üretimini durdurur.Bu genelde doğalgaz santrallerine olur çünkü maliyetleri yüksektir.

    Yani bu yük tevzi merkezi üretilen elektriğin boşa gitmemesi için çalışır ya da minimize eder.
    Peki oldu da yine fazla geldi,o zaman ne yaparız? Ülkeler birbirine enterkonnekte şebeke ile bağlıdır ve anlaşmalar vardır.Fazla elektiriği anlık olarak satarız veya bizimki anlık olrak eksikse diğer ülkelerden tamamlarız.Bu yüzden aylık olarak arada mahsuplaşmalar olur ve bazen dışarıya elektrik parası öderiz veya tahsil ederiz.

    Umarım açıklayıcı olmuştur.





  • Merhaba; çok teşekkürler dediklerinizi biliyorum ama bazı santrallerde dönme tam olarak asla durmaması gerektiğinden kapatmanın imkanı yok diye biliyorum.

    Bunu daha çok kapatırsak tekrar açması çok uzun süre olacağından yapmıyorlar diye bilgim var yanlış olabilir. Barajlarda da su herhalukarda veriliyor ve elektrik üretiliyor diye bilgim var kısıyorlar ama gece 21:00 ile gece 04:00’deki tüketim arasındaki fark kadar asla yok diye biliyorum bu nedenle gece tarifesi söz konusu diye bilgim var.

    Açıklarsanız sevinirim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi gun -- 24 Ocak 2020; 12:11:19 >
    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Bu adamların tuzu kuru galiba 70 bin tl den krediden bahsediyor telafi ediyomuş kendini falan filan iyide zaten 7-8 yılda aküleri degişecek verimliliği düşecek hiç onlardan bahsetmemiş ki ben 70 bin tl gibi bir paranın telafisinin en az 10 yıldan aşagını sanmıyorum artı kredi 120-130 bin yapıcak 60 ay vadeli çeksen bile :D komedi gibiler...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi zdniz -- 24 Ocak 2020; 12:53:50 >
  • 10 senedir çevremdekilere ileride sürdürülebilir enerjimiz yenilenebilir kaynaklar ile yetersiz olacak diyordum. 2030'daki kurulu güç elektrikli araçlara yetmeyecek.

  • gun kullanıcısına yanıt
    Aslında her santral tipi için değişik parametreler var.Tek tek bakalım :

    1.Doğalgaz Santralleri ilk devreden çıkarılacak santrallerdir.Her ne kadar üretime katkısı stabil olsa da hem maliyeti yüzünden (sözleşmeleri de böyledir) hem de kolay devreden çıkabildiklerinden istenilen kapasitede üretim yaptırılır.Toplam elektrik üretimindeki payları bir zamanlar %70 lerdeydi şimdilerde diğer santral tiplerinin devreye girmesiyle birlikte payları %18 lere kadar düştü.Bu yüzden birçok doğalgaz sahipleri santrallerini sökerek yurtdışına taşıyorlar.

    2.Hidroelektrik santralleri Birim maliyeti en ucuz santral. Barajdaki su miktarı %100 olursa mecburen üretime devam ederler.Tam tersi olursa yani kuraklık ve su seviyesi çok düşerse üretim kapasitesi çok düşer.Su miktarına bağımlısınız.

    3.Linyit santralleri Doğalgaz santralleri ile türbin bakımından aynı sadece hammadde farklı.

    Daha önce dediğim gibi olay tamamen arz-talep meselesi.Bunu dengede tutmak ve yönetmek için yetkili kurumlar var ve görevlerini çok iyi ve titizlikle yapıyorlar.Bu devreden çıkarma-devreye alma kısımlarını çok iyi yönetmek zorundalar çünkü çok hassas bir iş.

    Üretimde öncelik güneş-rüzgar gibi yenilenebilir enerji santrallerinde çünkü güneşe rüzgara sen dur diyemezsin. :) Her ne kadar temiz ve kaynağı sınırsız olsa da maalesef stabil değil.Her kurulu güçten istenilen gücü alamıyorsunuz.(Güneşin önüne bulut gelmesi,güneşte gece üretimin olmaması,rüzgarın kesilmesi vb.)

    O yüzden denge için istediğinde dur istediğinde devam et diyebileceğin stabil enerji kaynakları da lazım.Nükleer kesin ihtiyaç,hidroelektrik,linyit elimizde hangi kaynak varsa.

    Gece tarifesi konusuna gelirsek;

    Gece saatlerinde tarifenin ucuz olması tamamen pik saatler dediğimiz 17-21 saatleri arasında tüketiciyi diğer saatlerde tüketim yapmaya özendirmek.Bunun da sebepleri o saatlerde tüketimin pik yapması, üretilecek enerjinin fazlalığı,devreye girmesi gereken pahalı santrallerin üretim yapma zorunluluğu (doğalgaz). Eğer geceleyin tüketim yapılırsa üretim ucuza geliyor bu da tüketiciye yansıtılıyor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi DRAGUT -- 24 Ocak 2020; 17:13:42 >




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.