|
Bildirim
bi bitmediniz
|
Intel 14++++++++++++++++++++++ ile cevap verecek.
|
1998'den bugüne, tam zamanlı reklam ajanslarından, serbest işlere kadar grafik tasarım, 3D render gibi işler yapıyorum. PowerPC 601 işlemcili Apple Machintosh 8100 (110Mhz işlemcili), Power Computing (Mac clone), Pentium MMX/Pro vs dönemlerinden beri işlemci ekran kartı ram gibi donanımları takip ederim. O zamanlar iş yaparken kullandığınız bilgisayarın arıza vermemesi, işlerin aksamaması açısında 1 numaralı satın alma kriteriydi. Reklam sektöründe Adobe, Macromedia gibi yazılım firmalarının Windows tabanlı maliyetleri ucuz PC'lere de yazılımlarını üretmeleri, Mac OS'a göre göreceli daha kararsız ve uygun fiyatlı PC'lere ilgiyi çoğalttı. PC'ler deki donanımların Apple'a göre daha hızlı gelişmesi bizim gibi kullanıcıların da çalışma konforunu arttırdığı için Windows tabanlı PC'lerde ağır yüklü işleri yapmamız kolaylaştı.
2000'lere gelindiğinde Windows PC'ler hem donanım hem de yazılım zenginliği açısından büyük atak yapmıştı. Ağır hesap yapan programları masa başında daha az bekliyorduk ama o hızlara hemen alışıp daha fazlasını istiyorduk. İntel Amd rekabeti her iki firmayı daha iyisini, daha ucuzunu yapmaya zorluyordu. Bu rekabette her zaman kazançlı son kullanıcı oluyordu. ISA kartların yerini PCI aldı, PCI ekran kartlarının yerini AGP, 16bit işlemciler 32bit oldu ve sonra 64bit. Yazılımlarda aynı hızda gelişti. 2000'li yılların ortalarına kadar işlemci dünyasında rekabet vardı, "moore yasası" devam ediyordu. O zaman da PC/Mac ve intel/amd fanları vardı. PC/Mac fanlarını bir derece anlayabiliyordum, sonuçta "donanım ve işletim sisteminin programlarla daha kararlı çalışması (Mac) ve ucuz daha yüksek hızlı donanımların Windows işletim sistemiyle daha kararsız çalışması" argümanları çarpışıyordu orta ve küçük ölçekli reklam ajanslarının çalışanlarında. Öte yandan intel/amd fanlığı benim için çok anlamsız ve boştu. İntel'in Core mimarisi ve özellikle sanal çekirdek (HT) kullanımı Amd'yi çok hızlı bir şekilde geride bıraktı. Pahallı çift yada dört soketli Xeon işlemciler yerine, tek sokette çok çekirdekli ve HT'li işlemciler, 3D render ve video edit gibi işlemciyi saatlerce, günlerce yoranlara çok iyi geldi. İntel'de Moore yasası hala devam ediyordu ve beklentileri daha da arttırıyordu. Amd'de çok çekirdekli işlemciler üretiyordu ama HT yoktu, üstüne Amd'nin yakasına yapışmış olan ısı problemleri, intel'e göre kötü mimarileri bu süreci Amd'nin aleyhinde perçinledi. Amd için işler daha da kötüye gitmeye devam etti. İntel moore yasasına sadık kalmaya devam ederek pazar payını ezici bir üstünlükle büyüttü. 2010'lardan sonra masaüstü işlemcilerde performans anlamında rekabet diye bir şey kalmadı, meydan intel'e kaldı. Transistör sayılarından tutun Ghz hızlarına kadar Amd'nin çok önüne geçti. İntel, Moore yasasını ufak ufak rafa kaldırılmaya başladı. Sonuçta rakip yoktu, kendisini kasıp daha fazla arge yapmasına gerek yoktu, teknolojiyi rölantiye almış gibi piyasaya neyi ne kadar vereceğine kendi karar veriyordu. Etrafta tazzik yapacak, pazar payını negatif yönde etkileyecek bir rakibi kalmamıştı. Her ne kadar intelin rakipsizliği "tekelliği" biz son kullanıcılara negatif dönse de, ticari olarak intel'in bu stratejisi kapitalizim çerçevesinde çok normal ve rasyoneldir. Sonuçta bu ekonomik sistemde ticari bir işletmenin amacı karını maksimize etmektir. Türkiye'den örnek verecek olursak, senelerce kalitesiz, konforsuz, dandik ucuz arabaları ev parasına yıllarca satın aldık. Niye, çünkü alternatifi/rakibi olacak bir "sistem" yoktu. Dolayısıyla rekabetin olmadığı her oluşum tekeli yaratır. Tekelde gelişim, rekabete göre yavaş, az, yetersiz ve pahallı olur. İşte intel ve Amd'nin piyasalardaki ilişkisi, Amd'nin Zen mimarisi ile atak yapmasına kadar İntelin lehine devam etti. Amd, pahallı ve daha yavaş intel işlemciler yerine daha uygun fiyatlı, nm olarak daha küçük devreli, enerji tüketimi verimli ve daha çok çekirdekli işlemciler üretmeye başlaması işlemci dünyasında yeniden rekabetin başlamasına sebep oldu. İlk zen mimarilerinde tek çekirdek performansları intel'e kafa tutamasa da çok çekirdekli işlemcilerin masaüstü bilgisayarlara daha uygun fiyatlarla gelmesi intel'in performans ve fiyat politikalarını değiştirmesine mecbur bıraktı. Peki bu olup bitenden kim faydalandı, tabii ki biz, tüketiciler. Çünkü Amd böyle bir atak yapmış olmasa İntel fiyatları geri çekmezdi, teknolojisini daha fazla geliştirmek zorunda kalmazdı. Daha çok çekirdekli işlemciler üretmek zorunda kalmazdı, 14 nm'nin altına girmeye ve 5Ghz'lere çıkmaya çalışmazdı. Geçmişe baktığımızda x86 üretim patentinin Amd'ye verilme sebebi de İntel'in tek üretici olmasını engellemekti. Unutmayalım ki, bu iki rakip firmanın yanına bir üçüncünün gelmesi satın alma tercihlerimizi olumlu bir yönde etkileyeceği gibi teknolojinin daha da gelişmesini körükleyecektir. Birçok alanda olduğu gibi işlemci dünyasında her zaman rekabet biz tüketicilere olumlu yansır. Herhangi bir firmanın, fanlığını yapıp, mantıksız yorumlar yapıp, kimseye sataşmaya, aşağılamaya hiç gerek yok, daha sağlıklı, mantıklı, egoların kurbanı olmadan düşünmek ve bunları dile getirmek hem kendimize hemde çevremize faydalı olacaktır. |
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Feyzuli -- 19 Kasım 2019; 20:45:50 > |
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-0EF48BDE1 -- 18 Temmuz 2020; 18:14:11 > |
< Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı > |
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Timeguard -- 19 Kasım 2019; 20:57:32 > < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
|
|
|
|
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
|
|
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı > |
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Timeguard -- 20 Kasım 2019; 1:20:41 > |
|
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Timeguard -- 20 Kasım 2019; 1:28:52 > < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Timeguard -- 20 Kasım 2019; 1:42:1 > < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |