Şimdi Ara

İnsanın evrim yolculuğu-2: Neydik, ne olduk?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
190
Cevap
2
Favori
6.002
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
44 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • İnsanın evrim yolculuğu-2: Neydik, ne olduk?
     
    Bir önceki yazıda, insan cinsinin henüz tarih sahnesinde olmadığı dönemleri ele almıştık. İnsanın, insan olmayan ata ve akrabalarına kısaca göz atmıştık. Bu yazıda ise bir Australopithecus üyesinden evrimleştiği düşünülen Homo (insan) cinsini irdeleyeceğiz. Hatırlamak gerekirse, iki ayağı üzerinde yürüyen ve alet yapıp kullanabilen primatlara insan diyorduk. Bu tanıma uyan en eski insanlar, şu anki bulgulara göre yaklaşık 3,3 milyon yıl önce Afrika'da yaşamıştı. Bunu, bölgedeki taş alet kalıntılarından öğreniyorduk ama bir fosil buluntusu olmadığı için bu aletleri hangi türün yaptığı hakkında henüz bilgi sahibi değildik.
     
    İnsanın evrim yolculuğu-2: Neydik, ne olduk?
    KNM-ER 1813 kodlu kafatası buluntusu. Yaklaşık 1,9 milyon yıllık bir Homo habilis'e ait (Görsel: Human Origins).
     
    Hem fosilleri bulunan hem de yaptığı aletler bilinen en eski insan türünün bilimsel adı Homo habilis. Keşfedilen fosilleri, günümüzden yaklaşık 2,4-1,4 milyon yıl öncesine tarihlendiriliyor. Artık kollar bacaklardan daha uzun değil. Beyinde bulunan ve konuşmayla ilişkilendirilen Broca Alanı'nın izlerini, fosillerden incelemek mümkün. Bu alan, henüz günümüz insanınınki gibi değil. Alet yapımı başladı! Taşlar yontuluyor ve bir ya da iki kenarı keskin aletler oluşturulabiliyor. Bu teknolojiye Oldowan adı veriliyor. Yapılan aletlerle et kemikten sıyrılabilir, bitkisel gıdalar kesilebilir veya kemik kırılıp içindeki ilik yenilebilir. Aletlerin işlevi, görece büyük hayvanları avlamak için yeterli değil. Bu yüzden genellikle ufak canlıları avlayabiliyorlar. Çoğunlukla leşçil ve toplayıcılar. Beyinleri Australopithecuslardan daha büyük.
     

    Ateşin keşfiyle şekillenen evrim 

    Bir süre sonra ateşi kontrol altına almayı başarıyoruz ve yiyeceklerimizi pişiriyoruz. Sindirim sistemimiz de bu yeni duruma uyum sağlıyor. Ayrıca çenemiz küçülmeye başlıyor, çiğneme kaslarımız zayıflıyor. Artık Homo erectus'uz. Bıraktığımız fosil kalıntıları yaklaşık 1,9 milyon yıldan 140 bin yıla kadar geliyor. Afrika'dan çıkıp Asya ve Avrupa'ya yayılıyoruz. Türkiye'de de varız, Çin'de de. Afrika'da kalan üyelerimize Homo ergaster adı verilmiş. Bir süre Homo habilisler gibi Oldowan alet teknolojisini devam ettirsek de sonradan Aşölyen'e geçiyoruz. Bu işte biraz daha ustayız. Yaptığımız aletler daha ince çalışılmış ve avlanmak için daha kullanışlı. Onlara el baltası da deniliyor. Artık avcı olarak biliniyoruz ve etler diyetimizde önemli bir yer tutuyor. Pişmiş etten sağladığımız protein, başta beynimize olmak üzere bizlere fayda sağlıyor. Beynimiz büyümeye ve boyumuz uzamaya devam ediyor.
     

    Neandertaller ve bizimle olan ilişkileri

    İnsanın evrim yolculuğu-2: Neydik, ne olduk?
    Bir Neandertal canlandırması (Görsel: Aktüel Arkeoloji)
     
    Nesli tükenen insan türlerinden bir diğeri Neandertal kuzenlerimiz. Onlar soğuk iklim koşullarına uyarlanmalarıyla biliniyorlar. Avrupa ve Asya'da yaşamışlar. Bugünkü Almanya, Fransa, Rusya, Irak, İsrail yaşadıkları yerlerden bazıları. Fosil kalıntılarına göre, yaklaşık 400 bin yıl öncesinden 40 bin yıl öncesine kadar nesilleri devam etmiş. Birden fazla alet teknolojisini kullanmışlar. Mızraklar yapmışlar. Erectuslar gibi ateşi kontrol etmiş ve yiyeceklerini pişirmişler. Pek çok memeli hayvanı avlayabilmişler. Bunlar arasında mamutlar da var. Neandertal insanları, mamutları uçurumlara doğru kovalamış ve onların düşüp ölmelerine yol açmış. Daha sonra da etlerini kesip pişirerek yemişler. Henüz bir Erectus veya Habilis'ten DNA elde edemesek de Neandertal genleri üzerinde çalışma fırsatımız oldu. Çünkü onlar hem nispeten soğuk yerlerde yaşadılar hem de tarih olarak günümüze yakın bir zamana kadar var olabildiler. Böylece kalıntılar üzerinden DNA elde etme şansımız olmuştu. Bu genetik çalışmalar, insanların Neandertallerle çiftleştiğini ve yeni yavrular meydana getirebildiğini ortaya koydu. Fakat muhtemelen sadece H. sapiens erkeğiyle Neandertal dişisi verimli döller verebilen yavrular oluşturabilmişti. Geniş yapılı ve kaslı Neandertaller'in boyu, modern insandan daha kısaydı. Dil ve konuşma yeteneklerinin düzeyinden emin değiliz ama bu alandaki bazı çalışmalar, bizim düzeyimizde olmadığını gösteriyor. Mağaralara el izlerini bırakan Neandertaller'de, yaralı ve hasta bakımı gibi, bireyler arasında yardımlaşma davranışları da görülüyordu. Ayrıca ortalama beyin büyüklüğü, yaklaşık 1500 cc ile bizden daha büyük olan tek insan türü Neandertallerdi.
     

    Hobbitleri tanıyalım 

    İnsanın evrim yolculuğu-2: Neydik, ne olduk? 
    Hobbit solda, biz sağda (Görsel: National Geographic)
     
    Şimdi de cüce akrabalarımıza gelelim! Homo floresiensis tür adına sahip Hobbit lakaplı bu insanlar, Endonezya'nın Flores (Java) Adası'nda yaşadılar. Boyları 1 metre civarındaydı. Beyin büyüklükleri ise yaklaşık olarak bir Australopithecus afarensis bireyindeki kadardı. Fakat bu, onların ateşi kullanmalarına veya alet yapmalarına engel olmamıştı. Flores Adası'nın iklimi, belli ki canlıların evrimini ufak boyutlu olmaları yönünde şekillendirmiş. Adada fosilleri ele geçen fil gibi hayvanların da cüce denilecek boyutlarda olması bunun bir göstergesi. Hobbitler, bahsi geçen adada, günümüzden önce 100 bin-50 bin yıl aralığında yaşamışlar. Yeni buluntular diğer türlerde de olacağı gibi, Hobbitlerin yaşam aralığını güncelleyebilir.
     
     
    Gelgelelim Homo sapiens'e, yani "modern biz"e. Antik DNA çalışmaları gösteriyor ki günümüz insanının kökeni 450 bin yıl kadar geriye gidebilir. Bulunabilmiş en eski tarihli fosil ise yaklaşık 300 bin yıllık ve Fas'ta ele geçti. Bizler mağaralara resimler yapan, taşın yanı sıra kemiği de alet niyetine kullanan bir türüz. Farklı zamanlarda ve bölgelerde dilgiler, bıçaklar, kazıyıcılar, çeşitli uçlar, iğneler,... üretmişiz. Neandertal ve Erectuslar gibi avladığımız hayvanların etlerini pişirmişiz. Bitki lifleri ve hayvan postlarından kıyafetler elde etmişiz. Ölülerimizi zaman zaman toplu halde gömmüşüz. Bazen onların günlük hayattaki eşyalarını da mezarlara koymuşuz. Kolye ve boncuk benzeri takılar kullanarak süslenmişiz. Takılar, güzel görünmenin yanı sıra, aile içindeki statümüzü ortaya koymak için de kullanışlı olmuş. Yaklaşık 12 bin yıl öncesinde, iklimdeki yumuşamayla birlikte, tarım yapmaya başlamış ve yerleşik yaşama geçmişiz. Bu dönem Neolitik olarak biliniyor...
     
    Oldukça temel hatlarıyla ele aldığımız, "insanın evrim yolculuğu" yazımızı burada noktalıyoruz. Konu ilginizi çekiyorsa, detaylı okumalar yapmanız, insanlık tarihi hakkında daha ilginç bilgiler edinmenizi sağlayacaktır. Günümüzde bu konuda Türkçe kaynaklar da mevcut. Çeşitli özgün veya çeviri kitaplar (Modern İnsanın Kökeni, İnsan Vücudunun Öyküsü Sağlık, Hastalık ve Evrim gibi) ve makaleler size yardımcı olabilir.
     
     







  • Olasılık hesaplarına göre "Evrim" diye bir saçmalığın olması imkansızdır. Ayrıca kanıt olarak gösterilebilecek tek bir ara fosil yoktur. Bulunan fosiller tekrar ve tekrar bu teoriyi yalanlamaktadır. Ayrıca canlılarda yaratılıştan gelen adaptasyon yeteneği evrim olarak lanse edilemez.

    Edit: İddialara göre insanların maymunların ilk halinden 12-13 milyon sonra evrimleştiği kabul ediliyor.
    Ancak 300 milyon yıllık Eğreti Otu Fosili (Bknz:Yaşayan Fosil Meselesi), 125 milyon yıllık Semender fosili, 443 milyon yıllık Deniz yıldızı fosili, Ağaç reçinesi içindeki 20 milyon yıllık bir kanatlı karınca fosili, amber içinde 28-50 milyon yıllık bir yaban arısı fosili, 50 milyon yıllık Pirana fosili, 450 milyon yıllık at nalı yengeci fosili, 200 milyon yıllık Tuatara kertenkelesi fosili, 104-206 milyon yıl öncesine ait karides fosili, 150 milyon yıllık yusufçuk fosili, 37-54 milyon yıllık arı fosili, 410 milyon yıllık günümüzde de halen varlığını sürdüren Coelacanth (Yaşayan Fosil) fosili, 200 milyon yıllık Tuatara kertenkelesi fosili (Yaşayan fosil), Günümüzde yaşayan ginkgo ağacı dalı ve 144-206 milyon yıllık fosili evrim teroisinin temelinin çürük olduğunu ispatlıyor.

    Çünkü 13 milyon yılda insanın maymundan gözle görülür bir farkla evrimleşmesi ve 400-450 milyon yıllık türlerin evrimleşmemesi teori denilen şeyi yalanlayan en büyük argümanlardır. Dünyanın iddia edilen yaşının 4,55 milyar yıl olduğu düşünülürse bu teorinin tek hücreden insana kısmının temelsiz bir varsayımdan ibaret olduğu kesindir. İçindeki bir takım doğrularla birlikte yanlışlar da insanlara yutturulmaya çalışılmaktadır.
    eger deist degilsen inandigin dinin "bilimsel" kanitlarini yaz o zaman mesela Hz Muhammed ayi nasil iki parcaya ayirdi, Hz Musa denizleri nasil yardi ya da Hz Isa camurdan kus yapip nasil diriltti... bunlarin olduguna yaratici tarafindan yazilmis oldugu iddia edilen kitaplar ya da genellikle hadis adi altinda soylenilen uydurma soylentiler disinda nasil bir kanitin var... ya da kutsal kitaplarin yaratici tarafindan yazilmis olduguna bir kanitin var mi... konu evrim olunca bilim adami kesiliyorsunuz hepiniz
  • Olasılık hesaplarına göre "Evrim" diye bir saçmalığın olması imkansızdır. Ayrıca kanıt olarak gösterilebilecek tek bir ara fosil yoktur. Bulunan fosiller tekrar ve tekrar bu teoriyi yalanlamaktadır. Ayrıca canlılarda yaratılıştan gelen adaptasyon yeteneği evrim olarak lanse edilemez.

    Edit: İddialara göre insanların maymunların ilk halinden 12-13 milyon sonra evrimleştiği kabul ediliyor.
    Ancak 300 milyon yıllık Eğreti Otu Fosili (Bknz:Yaşayan Fosil Meselesi), 125 milyon yıllık Semender fosili, 443 milyon yıllık Deniz yıldızı fosili, Ağaç reçinesi içindeki 20 milyon yıllık bir kanatlı karınca fosili, amber içinde 28-50 milyon yıllık bir yaban arısı fosili, 50 milyon yıllık Pirana fosili, 450 milyon yıllık at nalı yengeci fosili, 200 milyon yıllık Tuatara kertenkelesi fosili, 104-206 milyon yıl öncesine ait karides fosili, 150 milyon yıllık yusufçuk fosili, 37-54 milyon yıllık arı fosili, 410 milyon yıllık günümüzde de halen varlığını sürdüren Coelacanth (Yaşayan Fosil) fosili, 200 milyon yıllık Tuatara kertenkelesi fosili (Yaşayan fosil), Günümüzde yaşayan ginkgo ağacı dalı ve 144-206 milyon yıllık fosili evrim teroisinin temelinin çürük olduğunu ispatlıyor.

    Çünkü 13 milyon yılda insanın maymundan gözle görülür bir farkla evrimleşmesi ve 400-450 milyon yıllık türlerin evrimleşmemesi teori denilen şeyi yalanlayan en büyük argümanlardır. Dünyanın iddia edilen yaşının 4,55 milyar yıl olduğu düşünülürse bu teorinin tek hücreden insana kısmının temelsiz bir varsayımdan ibaret olduğu kesindir. İçindeki bir takım doğrularla birlikte yanlışlar da insanlara yutturulmaya çalışılmaktadır.
    İnsanın evrim yolculuğu-2: Neydik, ne olduk? İnsanın evrim yolculuğu-2: Neydik, ne olduk?İnsanın evrim yolculuğu-2: Neydik, ne olduk?İnsanın evrim yolculuğu-2: Neydik, ne olduk?İnsanın evrim yolculuğu-2: Neydik, ne olduk?İnsanın evrim yolculuğu-2: Neydik, ne olduk?İnsanın evrim yolculuğu-2: Neydik, ne olduk?İnsanın evrim yolculuğu-2: Neydik, ne olduk?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi classf2re -- 31 Aralık 2018; 1:51:21 >
    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >





  • https://www.youtube.com/watch?v=XwvymHqnNQg


    https://www.youtube.com/watch?v=LO90FpCRoCk


    https://www.youtube.com/watch?v=wkJoHllAUBE




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi HIGHER -- 29 Aralık 2018; 13:33:14 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: classf2re

    Olasılık hesaplarına göre "Evrim" diye bir saçmalığın olması imkansızdır. Ayrıca kanıt olarak gösterilebilecek tek bir ara fosil yoktur. Bulunan fosiller tekrar ve tekrar bu teoriyi yalanlamaktadır. Ayrıca canlılarda yaratılıştan gelen adaptasyon yeteneği evrim olarak lanse edilemez.

    Edit: İddialara göre insanların maymunların ilk halinden 12-13 milyon sonra evrimleştiği kabul ediliyor.
    Ancak 300 milyon yıllık Eğreti Otu Fosili (Bknz:Yaşayan Fosil Meselesi), 125 milyon yıllık Semender fosili, 443 milyon yıllık Deniz yıldızı fosili, Ağaç reçinesi içindeki 20 milyon yıllık bir kanatlı karınca fosili, amber içinde 28-50 milyon yıllık bir yaban arısı fosili, 50 milyon yıllık Pirana fosili, 450 milyon yıllık at nalı yengeci fosili, 200 milyon yıllık Tuatara kertenkelesi fosili, 104-206 milyon yıl öncesine ait karides fosili, 150 milyon yıllık yusufçuk fosili, 37-54 milyon yıllık arı fosili, 410 milyon yıllık günümüzde de halen varlığını sürdüren Coelacanth (Yaşayan Fosil) fosili, 200 milyon yıllık Tuatara kertenkelesi fosili (Yaşayan fosil), Günümüzde yaşayan ginkgo ağacı dalı ve 144-206 milyon yıllık fosili evrim teroisinin temelinin çürük olduğunu ispatlıyor.

    Çünkü 13 milyon yılda insanın maymundan gözle görülür bir farkla evrimleşmesi ve 400-450 milyon yıllık türlerin evrimleşmemesi teori denilen şeyi yalanlayan en büyük argümanlardır. Dünyanın iddia edilen yaşının 4,55 milyar yıl olduğu düşünülürse bu teorinin tek hücreden insana kısmının temelsiz bir varsayımdan ibaret olduğu kesindir. İçindeki bir takım doğrularla birlikte yanlışlar da insanlara yutturulmaya çalışılmaktadır.
    hocam yaratılışla ilgili kanıtlarınızı konuya bekleriz forum ahalisi faydalansın.




  • Mertcan, neden homo erectusdan ve diger insansilardan bahsederken, "biz" diyorsun ama, Neanderthallerden bahsederken "biz" demiyorsun. Bu uzak akrabaligin bir olcusu var mi? Kim kime daha yakin, denisovian vs gibi.



    Afrikadan cikis teorisi ile ilgili bazi yeni bulgular vardi, ozellille balkanlar ortaya yeni cikar kanitlar isiginda bir degerlendirme oldu ise, bunu da bizlere aktarabilir misin?

  • Harika bir yazı olmuş teşekkürler.

  • İnsanın soyu Adem ile Havva’dır onun dışında bir arayış
    içinde olan kendini neye yakıştırmak istiyorsa ondan olabilir.

  • Tarihi uydur uydur yaz. Canlandırma, tahmini çizim, hayal ürünü animasyonlar, zorlama kemikler... Meydan boş nasılsa.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kucukyenici -- 28 Aralık 2018; 19:52:15 >
    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Bir teknoloji forumunun ana sayfasinda neden boyle bir yazi dizisi paylasma ihtiyaci duydunuz ki simdi ;)

  • Guest Account kullanıcısına yanıt
    Yaratılışın ispatı günümüzde bilim camiası tarafından da kabul edilen temel fizik yasalarına ve matematiğe dayanmaktadır. Canlıları bir kenara bırakıp evrenin varoluşunu ele alırsak; "Big Bang" yani "Büyük Patlama Teorisi" günümüzde geçerliliğini koruyan, evrenin başlangıcını ve şu anki durumuna nasıl geldiğini izah etmeye çalışan en temel teorilerden biridir. Big Bang Teorisine Göre : Evrenin şuanda içinde barındırdığı bütün kütle tek bir nokta halindeydi ve bu çok yoğun noktanın patlaması sonucu içindekilerle birlikte günümüzdeki genişleyen uzay-zaman oluştu. Newtonun Etki-Tepki yasasına göre ise hiçbir tepki yoktur ki bir etkinin sonucu olması, veyahut hiç bir etki yoktur ki bir tepki doğurmasın. Yani bahsettiğimiz Big-Bang Teorsisindeki büyük patlama mutlaka bir etki tarafından meydana getirilmelidir ki içinde yaşadığımız evren oluşabilsin.Ve bu etki evrenin oluşumunu tetikleyebilecek güçte bir etki olmalıdır. Ayrıca bu etkinin kaynağı mutlaka başlangıç olmalıdır. Yani bizim zaman dediğimiz şeye bağımlı olmamalı, varlığı itibarı ile hep var olmuş olmalıdır ki evreni başlatabilecek etkiyi yapabilsin. Bunu şöyle açıklayabiliriz. İki insan düşünelim. Birisinin elinde bir bardak var ve karşısındakine vermek istiyor. Ancak araya başka birisi giriyor ve bardağı karşıdakine vermesi için bardağı bu araya giren kişiye veriyor, sonra bir başkası geliyor ve bardak bu yeni gelene veriliyor... Eğer araya sürekli, yani sonsuza kadar birileri girerse bardak karşısındaki kişiye asla ulaşamaz. Yani bizim bahsettiğimiz büyük patlamayı başlatacak etki, bir başka etkinin sonucu ise ve bu sürekli devam ediyorsa büyük patlama denen şey hiç olmayacaktır. Bu durum varlığı itibarı ile zamandan bağımsız, kaynak bir etkinin varlığını zorunlu kılar. Ayrıca zaman uzay-zaman dediğimiz kavram büyük patlama ile ortaya çıktığı için bu etkiyi yaratan kaynak zamandan bağımsız olmalıdır.

    Evren başlangıçtan, şimdiye kadar yapısı itibarı ile düzenlidir ve bu düzenli yapının çalışmasını sağlayan yasalara uyar. Evrenin bir patlama sonucu oluştuğunu ve günümüzde bilinen hiç bir rastgele patlamanın bir düzen oluşturmadığını göz önünde bulundurursak, evrendeki yasaların ve düzenin yine bunları oluşturan bir etkiye muhtaç olduğu açıktır. Yani evreninin oluşmasını sağlayan etki aynı zamanda onun düzeninin ve yasalarının kaynağı olmalıdır. Düzen ise ancak akıllı varlıkların dizayn edebileceği ve anlayabileceği bir kavramdır. Örneğin bir kayanın kendiliğinden bir etki oluşturup, bu etkinin sonucu basit bile olsa bir düzen oluşturduğu görülmemiştir.Yani düzen oluşturmak için akıllı olmak ve bu düzeni sağlayabilecek kuvvete sahip olmak gerekir. Çünkü etki etmek ve etki ettiğin maddeleri kontrol edebilmek ve düzen oluşturabilmek ancak bu şekilde mümkündür. Ayrıca evrendeki düzenin tek bir kaynağı olmalıdır. Çünkü başka etkilere açık düzenler bozulma eğilimindedir.

    İşin dini boyutuna girmeden, lafı fazla da uzatmadan evrenin yaratılmış olmak zorunda olduğunun kanıtı bu şekildedir. Tabi ki daha bir çok argümanla desteklenebilir ve daha güzel bir şekilde ifade edilebilir. Ancak buna vakit harcamak ve kafa yormak gerektiği de bir gerçek. Son olarak evrenin bilim adamları tarafından da kabul edilen başlangıcından bahseden Kitap Kur'andır. Evrenin yaratılışını ve düzenini sahiplenen güç ise Allah CC. hazretleridir. Yukarıda bahsedilenler körü körüne bir inanç değil. Akli bir düşünme etkinliği ile yaratıcının mantık çerçevesinde ispatıdır.




  • Önce teknoseyir şimdi siz. Ne amaçla böyle toplumu ayrıştıran konuları gündeme getiriyorsunuz bilmiyorum. Tarafsızlık ilkenizi çiğnediğinizin farkındasınızdır umarım . Donanım sitesinde evrim konusunun ne işi var. İnsanın evrimiyle uğraşacağınıza sitenizin evrimiyle uğraşın. Millet foruma giremiyor doğru dürüst.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Muhahaha dogmatik inançları gereği gerçekleri ret edenler anında kudurdu.

    Olm gidin biraz kitap falan okuyun lan. 2 yy öncede kaldınız. Gerçi inancıniz 1500 yıllık ki bu da başarı çok şey beklememek lazım sizden.

  • Silindi



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kankam1030 -- 18 Aralık 2020; 20:39:47 >
  • classf2re kullanıcısına yanıt
    Olasılık nedir, ne değildir haberiniz yok. Evrim içerisinde; birbirini etkileyen süreçlerin olasılıklarının nasıl hesaplanacağını bile bilmiyorsunuz gelmiş burada matematiksel olarak olanaksızlığından bahsediyorsunuz. Evrim karşıtlarının yaptığı olasılık hesabına bakılırsa, bugüne kadar evrende gerçekleşmiş birçok olay aslında imkansızdır. Ara fosil olarakta bu arkadaşların istediği şey kafası timsah, vücudu balık olan canlılar.
    Yani burada, bugune kadar yanlışlığı defalarca gösterilmiş savlarınızı yazarak iki cahilin favını alınca bu söyledikleriniz doğrulatmış olmuyorsunuz.

  • classf2re kullanıcısına yanıt
    Kara cahil evrim şuan bile vardır biraz araştır harun yahyadan kalma bilgilerle gelme

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: classf2re

    Olasılık hesaplarına göre "Evrim" diye bir saçmalığın olması imkansızdır. Ayrıca kanıt olarak gösterilebilecek tek bir ara fosil yoktur. Bulunan fosiller tekrar ve tekrar bu teoriyi yalanlamaktadır. Ayrıca canlılarda yaratılıştan gelen adaptasyon yeteneği evrim olarak lanse edilemez.

    Edit: İddialara göre insanların maymunların ilk halinden 12-13 milyon sonra evrimleştiği kabul ediliyor.
    Ancak 300 milyon yıllık Eğreti Otu Fosili (Bknz:Yaşayan Fosil Meselesi), 125 milyon yıllık Semender fosili, 443 milyon yıllık Deniz yıldızı fosili, Ağaç reçinesi içindeki 20 milyon yıllık bir kanatlı karınca fosili, amber içinde 28-50 milyon yıllık bir yaban arısı fosili, 50 milyon yıllık Pirana fosili, 450 milyon yıllık at nalı yengeci fosili, 200 milyon yıllık Tuatara kertenkelesi fosili, 104-206 milyon yıl öncesine ait karides fosili, 150 milyon yıllık yusufçuk fosili, 37-54 milyon yıllık arı fosili, 410 milyon yıllık günümüzde de halen varlığını sürdüren Coelacanth (Yaşayan Fosil) fosili, 200 milyon yıllık Tuatara kertenkelesi fosili (Yaşayan fosil), Günümüzde yaşayan ginkgo ağacı dalı ve 144-206 milyon yıllık fosili evrim teroisinin temelinin çürük olduğunu ispatlıyor.

    Çünkü 13 milyon yılda insanın maymundan gözle görülür bir farkla evrimleşmesi ve 400-450 milyon yıllık türlerin evrimleşmemesi teori denilen şeyi yalanlayan en büyük argümanlardır. Dünyanın iddia edilen yaşının 4,55 milyar yıl olduğu düşünülürse bu teorinin tek hücreden insana kısmının temelsiz bir varsayımdan ibaret olduğu kesindir. İçindeki bir takım doğrularla birlikte yanlışlar da insanlara yutturulmaya çalışılmaktadır.
    eger deist degilsen inandigin dinin "bilimsel" kanitlarini yaz o zaman mesela Hz Muhammed ayi nasil iki parcaya ayirdi, Hz Musa denizleri nasil yardi ya da Hz Isa camurdan kus yapip nasil diriltti... bunlarin olduguna yaratici tarafindan yazilmis oldugu iddia edilen kitaplar ya da genellikle hadis adi altinda soylenilen uydurma soylentiler disinda nasil bir kanitin var... ya da kutsal kitaplarin yaratici tarafindan yazilmis olduguna bir kanitin var mi... konu evrim olunca bilim adami kesiliyorsunuz hepiniz




  • Yine bir bilimsel konu, yine kendi kutsal kitabını bile okumaktan aciz, Evrim'i Facebook'taki Adnan Oktar fanlarından öğrendiğini sanan gençler.

    Konuyu açan arkadaşa Homo Zeus sabır versin.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • hakikidaredevil kullanıcısına yanıt
    Madem o kadar çok biliyorsunuz ikisi de atomlardan oluşmasına rağmen canlı ve cansız arasındaki farkı akıl ve mantık düzleminde açıklayın da biz de görelim ne kadar bildiğinizi ?
  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.