Şimdi Ara

Bu ilaç kansere çözüm olabilir mi?

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
13
Cevap
0
Favori
11.046
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Kırgızistan / Bişkek İlim Akademisi Fen Fakültesi tarafından yayınlanan ve Prof. Dr B. K: KORUÇBEKOV ve Prof. Dr O. H: NARBEKOV imzalı, “ Mumya’ nın Biyolojisi ve Fizyolojisi “ adlı bilimsel araştırma raporu sonuçları , bir süredir tıp dünyasında ilgiyle takip ediliyor ve tartışılıyor.

    Orijinal adı “mumie” olan bu maddenin , “genus alticola blaunfurd” türündeki fare yakını bir cins hayvanın dışkısından elde edildiği, Tacikistan ve Kırgızistan menşeili olduğu, kimyasal katkı içermediği, tabii anabolik olduğu, anti-septik, anti-toksik ve anti-bakterial özelliklerin hepsine birden sahip olduğu iddia edilmiştir. Bu maddenin tarihçesi incelendiğinde, 2500 yıl öncesinde Aristo ve sonrasında İbni Sina, Biruni, Pare Djona Verena, Giy de Lya Fonten, Blaunt, Robert Djeymes, N. V. Slyunin gibi bilim adamlarının bu maddenin faydalarına işaret etmiş olduğu ve detaylı araştırılmasını istediği belirtilmiştir. Bunlardan Alman Blaunt, 17. asırda bazı doktorları hastalarına ceset yediriyor diye suçlaması ve sonrasında bu ilacı araştırması, bu sebeple MUMYA adının kullanılmaya başlandığı iddia edilmektedir. Bundan ilham alan bir çok araştırmacının “ Mumya” üzerine araştırmalar yaptığı vurgulanmıştır.

    Özellikle savunma sistemi, sinir sistemi, beyin yönetimi ve vücudun dengesini sağlayan salgılarda iyi bir düzenleyici olduğu, DNA ve RNA bazında biyolojik sentezi aktifleştirerek daha sağlıklı hücrelerin oluşmasına sebep olduğu, bu yüzden tarihte birçok hastalıkta denendiği, olumlu neticeler elde edildiği iddia edildi. Tabii ortamda elde edilenin C8 H11 O4 N ve laboratuar ortamında etkileşimde tutulan Mumya’nın formülünün ise, C12 H16 O5 N olduğu tespit edilmiş. Bu maddenin öncelikle 10 günlük denemeye tabi tutulduğu ve vücudun maddeyi algılayıp algılamadığının tespit edilmesi gerektiği, eğer vücut kabul ediyorsa düzenli olarak kullanılması gerektiği belirtiliyor. Mumya’nın üzerinde etkisinin araştırıldığı ve yapılan deneylerde %94 olumlu sonuçların alındığı iddia edilen hastalıklar ise şu şekilde sıralanıyor:

    Kanser türleri, şeker, felç, kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, romatizma ve buna bağlı hastalıklar, böbrek hastalıkları ve taşları, radyasyon sebepli hastalıklar, migren, sara, kadın hastalıkları, diş ve diş eti hastalıkları, karaciğer hastalıkları, deri hastalıkları, bronşit, alerjik anjin, yanıklar, göz tansiyonu, kulak hastalıkları, kekemelik, kısırlık, mayasıl, egzama, basur, üreme ve idrar yolları hastalıkları, tüberküloz, kemik hastalıkları, mide hastalıkları vs...

    Bir internet sitesinde ise, Mumya ile ilgili ilginç iddialara yer verilmiş. Eski Sovyetler Birliği Hükümeti tarafından 1998 yılında 5 milyon Ruble tutarında bir bütçenin, bu maddenin denenmesi amacıyla Sovyet Spor Komitesi ‘ne tahsis edildiği ve 1988 Seul Olimpiyatları’ nda Sovyet sporcular üzerinde bu maddenin denendiği, olumlu sonuçlar alındığı, bu madde ile ilgili bilimsel araştırmaların gizlice yapıldığı ve dünya kamuoyuna yıllarca açıklanmadığı iddia edilmiştir.

    Halen Kırgızistan’ da özel reçete ile eczanelerde satılan Mumya’nın, çok yakında Kırgız ve Alman Sağlık Bakanlıkları arasında yapılan görüşme müteakibinde anlaşma sağlanırsa, Almanya üzerinden Avrupa ülkelerinde satışa başlanacağı iddia edilmiştir. İnternet üzerinde bir çok vücut geliştirme sitesi ve sağlık siteleri üzerinden önerilen ve temin edilen Mumya’nın, doktorların tavsiyesi ile bir çok hastaya yeni bir alternatif olacağı görüşüne yer verilmektedir. Ülkemiz’ de bir araştırmacının bu madde ile ilgili dosyayı temin ettiği ve 1999 yılında Sağlık Bakanlığı, TÜBİTAK, GATA gibi kuruluşlara gönderdiği bilgisine ulaşıldı. İstanbul’da yaşayan S. M. Adlı bir Türk hasta da Mumya’yı kullandığını ve yakalandığı amansız kanser hastalığının tedavisinde ilerleme kaydettiğini beyan etti.
    İlgililere araştırması için duyurulur.

    Kaynak: medyakulisi



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi samplus -- 6 Nisan 2007; 4:48:18 >



  • Evet arkadaşlar bundan kullanan oldu mu?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: minimalist

    Evet arkadaşlar bundan kullanan oldu mu?

    dostum konunun üzerinden neredeyse 10 yıl geçmiş ama ben açıkçası pek inanmıyorum kanserin bu tarz besinlerle çözülebileceğini. Binlerce çeşit kanser türü var ve hepsine uygulanan tedavi artık hasta bazında değişiyor. Yani her türlü kanserin tedavi yöntemi her insanda farklı uygulanıyor. 10 - 15 yıldır bu maddeyi kanser tedavisi diye pazarlıyorlar. İçindeki maddelerden herhangi birisi kansere çözüm olmuş olsa emin ol ilaç firmalarından bir tanesi mutlaka keşfeder ilacını yapar ilaç piyasasında dev olurdu. Hatta bir kimyager laboraturında gizli falan üretir nobel ödülü alırdı :) O yüzden ben bu tarz tedavi yöntemlerine artık inanmıyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi samplus -- 20 Mayıs 2017; 15:56:10 >
  • samplus kullanıcısına yanıt
    Çözüm değilde kanseri yenmede yardımcı olabilir. Uygun fiyatlı olanından deneme yapacağım. Umut dünyası... belki gerçeğini almaya gücümüz yetseydi...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: minimalist

    Çözüm değilde kanseri yenmede yardımcı olabilir. Uygun fiyatlı olanından deneme yapacağım. Umut dünyası... belki gerçeğini almaya gücümüz yetseydi...

    Dostum bunun orijinali bende var ama 10 yıldır dolapta öylece duruyor açıkçası ciddi risk olur. Sana tavsiyemde öyle uygun falan alma bir yerden. Ben zamanında bunu çok araştırmıştım piyasada hep sahteleri var. Yalnız bir işede yarayacağını sanmıyorum. Geçmiş olsun bu arada. Hangi kanser türü bilgi verebilirsen belki tavsiye verebilecek birileri çıkar. Doktor olabilir, tıbbi tedavi yöntemi olabilir. Ne biliyorsak paylaşırız.

    Adana mı biryerde sanırım çukurova üniverstesi reishi mantarı diye bir mantar üretiyor bunu araştır istersen ama kahvesini çikolatasını falan değil direkt taze olarak bu mantarı bir dene. Üniv. ismini yanlış hatırlıyor olabilirim.
  • @minimalist dostum az önce şu linkte bir yorum gördüm istersen linki ve yorumlarıda bir incele

    https://www.kuraldisi.com/kanserin-dusmani-karbonat/


    ersinipek on Ağustos 2012 at 22:31

    Merhaba,
    Öncelikle yukarıdaki yazı bir “iddia” değildir; yaşanmış ve ispatlanmış bir deneyimdir ve örnekleri de birden fazladır. Sizin yazınızda tıp dünyasında yer almadığı iddia edilmiş, ancak internette dolaşırsanız, özellikle de YouTube’da pek çok doktorun, özellikle de onkologların “baking soda” (karbonat) hakkında yaptığı olumlu bilimsel konuşmalara ulaşabilirsiniz. Karbonat çok basit ama çok etkili şekilde alkali yapma özelliğine sahiptir ve bu bilimsel olarak da ispatlanmıştır. Bir de Çinlilerin ve genel olarak Doğu tıbbının Batı tıbbından ayrıldığı en önemli nokta, Batı tıbbının topu topu 100-150 yıllık bir geçmişi olmasına karşın, Doğu tıbbının 5000 seneye yakın bir geçmişi olması ve özellikle şifa alanında edindikleri tüm bilgi ve deneyimleri nesilden nesile eksiksiZ biçimde, hatta dokümante edilmiş şekilde aktarmış olmalarıdır. Ve savundukları en önemli nokta da şudur:”haticeye değil neticeye bakmak.” Batı tıbbına bir şey geçmedi diye 5000 senedir kullanılan, denenmiş, yararları onaylanmış deneyimlerin kabul edilmemesi tamamen Batı tıbbının Doğu tıbbına “alternatif tıp” demekten öteye geçmek için bir adım atmamasından kaynaklanmaktadır. “Kronik” lafı Batı tıbbı tarafından çıkartılmış ve hastaya “Sen bir daha iyileşemeyeceksin, bu yüzden de ömür boyu verdiğim ilaçlara mahkûmsun” demekten öte bir şey değildir. Hastaların çok kısa sürede ve kalıcı şekilde iyileşmeleri ilaç sektörünün ve şirketleşmiş hastanelerin işine gelmemektedir. Kansere bu şekilde kesin çözüm bulan doktorların pek çoğu çalışmalarına son vermiş, kendilerine yapılan yardımlar kesilmiştir. “Modern tıbbın 10 büyük yalanı” adlı kitabı okursanız daha iyi anlayabilirsiniz. Doğu, Batı’ya ait ne varsa okumaktadır ve kendi deneyimlerini Batı’nın alet edevatıyla ve teknik terimleriyle ispatlamaktadır; ancak Batı, Doğu’ya gözlerini kapalı tutup doktorların okumaları için öngörülen makaleler bile ilaç şirketleri ve onların maaşlı adamları tarafından yazılmaktadır. Ben etrafımda doktorların “Artık yapacak bir şey yok” dedikleri pek çok kanser hastasının karbonat, çörek otu, limon-sarımsak, çimen suyu gibi basit gibi görünen çözümlerle çok kısa zamanda ve tamamen iyileştiklerine şahit oldum. Üstelik o kadar ağır durumdaydılar ki, plasebo yapacak durumları bile yoktu. Çin’de özellikle de Pekin’de hastanelerin özel Qigong departmanları bulunmaktadır ve hastalar en son çare olarak Batı tıbbı teknikleri ile tedavi edilirler. Geleneksel Çin tıbbı yöntemleri ise %90’ın üzerinde başarı sağlamaktadır. Bu yazıyı bir şeyler ispatlamak ya da haklı duruma geçmek için yazmıyorum. Zira herkes haklıdır. Ancak haklı olmak yerine mutlu olmayı seçtiğimiz gün, hepimiz için her şey çok daha güzel olacaktır. Yukarıdaki yazı da sadece bir paylaşımdır. Sevgiyle kalın.
  • samplus kullanıcısına yanıt
    Hocam ilgin için teşekkürler, bende Allaha şükür kanser yokta böyle beyin durgunluğu var. Böyle düşünürken takılıp kallıyorum. Bütün her tafarımı kontrol ettirdim bir şey bulamadı doktorlar.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: minimalist

    Hocam ilgin için teşekkürler, bende Allaha şükür kanser yokta böyle beyin durgunluğu var. Böyle düşünürken takılıp kallıyorum. Bütün her tafarımı kontrol ettirdim bir şey bulamadı doktorlar.

    Çok kafeinli içecek tüketmek, nikotin bağımlılığı, mariuhana, kısa sürede kilo alma falan bunlardan bir tanesi bile olsa yapabiliyor genelde durgunluk. Bende de kafein kaynaklı durgunluk oluyor. Konuşmam bile yavaşlıyor. Hızlı kilo aldıysan o da yapabiliyor. Gece hatırlamıyorsun ama kilodan dolayı uyku apnesi oluyor aslında sabaha kadar belki 100 defa uyanıyorsun. Sen gece deliksiz uyuduğunu zannediyorsun ama hatırlamadığından zannediyorsun ki ben gece çok iyi uyufum. uykunu iyi alamıyorsun gün içinde de doğal olarak yorgun ve durgun oluyorsun. Bu uyku apnesi, epilepsi tarzı ataklar yapıyor. Bir de uyku merkezine falan git bir baktır istersen.
  • samplus kullanıcısına yanıt
    Emin ol uyku merkezinede gittim. Pharmaton vitamin var böyle 1 hafta kullanımda işe yarıyor ama vücut alışınca etkisi yok oluyor. Aynen konuşmam bile yavaşlıyor eksik birşeyler var.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: minimalist

    Emin ol uyku merkezinede gittim. Pharmaton vitamin var böyle 1 hafta kullanımda işe yarıyor ama vücut alışınca etkisi yok oluyor. Aynen konuşmam bile yavaşlıyor eksik birşeyler var.

    peki beyin MR' ı çekildi mi oda mı temiz çıktı?
  • samplus kullanıcısına yanıt
    Evet onuda yaptırdım. Kanıma biokimya testi endokrin vs. psikolojik olarak karamsarım bu galiba hormonlarımı etkiliyor. Bu yüzden asyada kullanılan bitkileri sırasıyla deneyeceğim.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: minimalist

    Evet onuda yaptırdım. Kanıma biokimya testi endokrin vs. psikolojik olarak karamsarım bu galiba hormonlarımı etkiliyor. Bu yüzden asyada kullanılan bitkileri sırasıyla deneyeceğim.

    Yalnız doğu tıbbı, bu zihinsel problemleri çözme işini genelde ilaçla ya da bitkiyle değil kişinin kendisiyle yapar. İnsanı arındırır özgürleştirir. Sıkıntıların, huzursuzlukların temelinde bağımlılıkların ve dünya temelli hırsların, arzuların olduğunu düşünür. Bizde geçmişte bulunan çilehaneler de hep bununla alakalıdır. Eğer fiziksel olarak herhangi bir problem yoksa ve buna eminsen bu anksiyete konuları için bunu bir araştır istersen. İlaç, bitki vs.. bu tarz tedaviler hayatının sonuna kadar kullanman gereken şeyler olur ve kesinlikle önermem. Halbuki bağımlı olduğun kimyasal hangisiyse ondan kurtulman lazım. Farmatonun bir süre sonra etki etmemeside sanki problemin bağımlılıkla alakalı olduğunu gösteriyor. Hayatında daha önce var olan ve şu anda var olmayan maddi ya da manevi birşeyden dolayı çok büyük ihtimalle salgı sorunu yaşıyorsun. Yani bir kimyasalı salgılayamıyorsun ya da bu kimyasala tölerans geliştirmişsin daha fazla salgılaman gerekiyor. İlaçla hep daha fazla hep daha fazla gerekecek. Eğer böyle ise bir süre sıkıntı çekerek tedavi sürecine girmen daha mantıklı.
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.