Bu gezegenler tıpkı Dünya'ya benziyor: İşte 7 yeni 'Dünya'

ABD uzay ajansı NASA, geçtiğimiz haftadan beri merakla beklenen basın toplantısını nihayet bugün düzenledi. Uzay ajansının belki de son yılların en önemli gezegen keşiflerini açıkladığı toplantıda, TRAPPIST-1 isimli bir cüce yıldızın yörüngesinde bulunan tam 7 farklı dünya benzeri gezegen ilk kez halka duyuruldu.

Basın toplantısında oldukça heyecanlı görünen NASA'lı bilim insanları keşfedilen yedi gezegenden en az altı tanesinin Dünya'yla benzer boyutlarda ve kayalık bir yapıya sahip olduğunu açıkladılar. Gezegenlerin yüzey sıcaklıklarının 0-100 derece arasında, yani yaşamı destekleyebilecek düzeyde olduğunu da belirten astronomlar bu yedi gezegen için "yaşam arayışları için bakabileceğimiz en iyi noktalar" ifadelerini kullanırken ayrıca gezegenlerin bulunduğu TRAPPIST-1 sistemini de "Güneş Sisteminin kardeşi" şeklinde tanımladılar.

Ayrıca Bkz.Birleşik Arap Emirlikleri'nden ilginç proje: "2117 itibariyle Mars'ta şehir kuracağız"

TRAPPIST-1: Güneş Sisteminin Kardeşi

Dünya'dan 39 ışık yılı uzaklıkta bulunan TRAPPIST-1 yıldızı Güneş'ten yaklaşık 20 kat daha az kütleye sahip olan ultra-soğuk cüce bir yıldız. Olası tam 7 yeni Dünya'ya ev sahipliği yapan bu cüce yıldız ayrıca Jüpiter'den de sadece çok az bir miktar daha büyük ve parlaklığı da Güneş'ten tam 2000 kat daha az. Peki bu soğuk mu soğuk, küçük mü küçük yıldızı özel yapan şey ne?

TRAPPIST-1 yıldızı aslına bakarsanız astronomi dünyası için çok da yeni bir yıldız değil. Bu alana meraklı olanların çok iyi bir şekilde hatırlayacağı üzere Avrupa Güney Rasathanesi (ESO) geçtiğimiz Mayıs ayında, tıpkı bugün NASA'nın yaptığı gibi TRAPPIST-1 sisteminde keşfedilen olası yaşanılabilir gezegenlere dair bir basın toplantısı düzenlemişti. ESO, o zamanlar yalnızca 3 gezegen keşfedebilmiş ve bu üç gezegeni de TRAPPIST-1b, TRAPPIST-1c, TRAPPIST-1d olarak isimlendirmişti. Astronom grubu ayrıca keşfedilen her bir gezegeni de olası yeni Dünya'lar olarak nitelendirmişlerdi.

TRAPPIST-1 sistemindeki 3 gezegenin keşfinden sonra çalışmalarına ara vermeden devam eden bilim insanları bir süre sonra TRAPPIST-1d isimli gezegenden ilginç sinyaller almaya başladılar ve önceleri tek bir gezegenden geldiği sanılan bu sinyallerin aslında birden fazla gezegene ait olduğunu anladılar. Bu ilginç sonuçların ardından NASA'nın Spitzer teleskobundan da yardım alan araştırmacılar TRAPPIST-1b ve TRAPPIST-1c gezegenlerinin varlığını doğrularken; TRAPPIST-1d'nin de düşünüldüğü gibi aslında bir değil tam üç farklı gezegen olduğunu buldular. Spitzer teleskobuyla yaklaşık 3 haftalık gözlem yapan bilim insanları ekstradan 2 gezegen daha keşfederek tam 7 gezegenli bir Güneş Sistemi keşfetmiş oldular.

 

3 gezegen yaşanılabilir bölgede bulunuyor

Daha önce de belirttiğimiz gibi çok küçük bir yıldız olan TRAPPIST-1'in yörüngesindeki gezegenler yıldıza çok yakın bir konumda bulunuyorlar. Öyle ki yıldıza en yakın gezegenin yüzeyinde TRAPPIST-1, Güneş'in Dünya'dan göründüğünün tam 9 katı daha büyük görünüyor. Ayrıca yine yıldıza en yakın konumdaki gezegenin TRAPPIST-1 etrafında tam bir tur atması sadece 1.5 gün, yıldıza en uzak altıncı gezegenin tam bir tur atmasıysa yalnızca 13 gün sürüyor. Bir başka deyişle TRAPPIST-1 düşük parlaklığını ve ultra-soğukluğunu gezegenlerine olan yakınlığıyla telafi ediyor.

NASA'lı bilim insanları yıldıza en yakın konumdaki altı gezegenin yaklaşık Dünya kütlesinde ve kayalık gezegenler olduğunu belirtirken özellikle de dış taraftaki üç gezegenin yıldızın yaşanılabilir bölgesinde konumlandığını söylüyorlar. Araştırmacılar TRAPPIST-1e, TRAPPIST-1f ve TRAPPIST-1g ismi verilen bu üç gezegenin yüzeylerinde okyanusların dahi olabileceğine inanıyorlar.

 

Astronomların yaşanılabilir olmaya en büyük aday olarak gördükleri gezegen ise yukarıdaki görselden de görebildiğiniz gibi yıldıza uzaklık anlamında beşinci sırada bulunan TRAPPIST-1f. Belirtilen bilgilere göre TRAPPIST-1f Dünya'dan çok az daha soğuk; ancak doğru bir atmosfer ve yeterli sera gazlarıyla gezegenin yaşama elverişli şartlar oluşturacağı düşünülüyor.

İlginç bilgiler

-TRAPPIST-1 sistemindeki gezegenler yıldızlarına inanılmaz yakın konumlarda bulunuyorlar. Araştırmacılar bu nedenle özellikle de iç kesimlerdeki gezegenlerin bir kısımlarının sürekli olarak yıldıza dönük olduğunu ve diğer taraflarının da sürekli olarak karanlık kaldığını düşünüyorlar. Tıpkı Ay-Dünya arasındaki ilişki gibi.

-TRAPPIST-1 sistemindeki en yakın ve en uzak gezegenler arasındaki uzaklık Güneş ve Merkür arasındaki uzaklıktan beş kat daha küçük.

-Araştırmacıların yaşanılabilir olmaya en büyük aday olarak gördükleri TRAPPIST-1f gezegeninin yüzeyinde TRAPPIST-1 yıldızı, Güneş'in Dünya'dan göründüğünden 3 kat daha büyük görünüyor.

  

 

-Sistemdeki yedinci gezegen (yıldıza en uzak konumdaki) yalnızca bir kez yıldızın etrafında dolanırken görülmüş. Araştırmacılar bu gezegenin büyüklüğü veya yörünge süresi hakkında fazla bilgiye sahip değiller; dolayısıyla diğer gezegenlerle nasıl bir etkileşim içerisinde olabileceğini de bilemiyorlar. NASA'lı bilim insanları bu nedenle sistemin hala bilinmezliklere dolu olduğunu ve hemen heyecanlanmadan önce daha çok gözlem yapılması gerektiğini düşünüyorlar.

-Trappist-1 sistemindeki gezegenlerin herhangi birinin yüzeyinde bulunuyor olsaydınız komşu gezegenleri gökyüzünde bizim Ay'ı gördüğümüzden daha büyük görürdünüz.

-Araştırmacılar TRAPPIST-1 sistemindeki gezegenlerin bugüne kadarki en büyük Güneş dışı gezegen keşifleri olduğunu düşünüyorlar; ancak yine de gezegenlerin yaşama elverişli olup olmadığı konusunda net bir şey söyleyemiyorlar. NASA'nın önümüzdeki yıl kullanıma açacağı James Webb Uzay Teleskobu ve ESO'nun 2024'de tamamlamayı planladığı Extremely Large Telescope ile birlikte gezegenlerin çok daha iyi bir şekilde incelenebileceği düşünülüyor.