Amerikan Ordusu 70 yıllık silahı envanterine sokuyor

  

Amerikan ordusu, 1946 yılında tanıtılan M3 Carl Gustav roketatarı tekrar envanterine sokacak. Askeri birliklerin ateş gücünü artırması planlanan roketatarın, birliklere günümüz şartlarındaki savaşlarda yardımcı olacak.

 

Şu anda sahibi Saab olan, 350 yıldan fazla geçmişe sahip ve demir endüstrisinde ve ağır silahlar sanayisindeki faaliyetleriyle bilinen Bofors firmasının ürettiği bu geri tepmesiz top (tüfek), hafif yapısıyla bir insanın rahatlıkla taşıyabileceği ağırlıkta. Geri tepmesiz toplar yapısal olarak obüs ve bazukanın arasında yer alırlar: Rokete benzer şekilde barutları mermilerinin tabanında yer alırken, barut namlunun ötesinde ateş almaz. Yani mermi roketler gibi namludan çıktıktan sonra bağımsız bir güç sağlayıcıya sahip değillerdir. Topların mekanizmasından farklı olarak ise itici maddelerin (barut vs.) gazları arkaya yönlendirilir ve bu şekilde silahın tepme etkisi önlenmiş olur. Silaha geri tepmesiz top veya tüfek denmesinin nedeni de bu çalışma mekanizmasıdır. Silahın “tüfek” olarak adlandırılmasının sebebi ise mermiyi stabilize etmek için kullanılan namlu içindeki yivdir.

 

 

Amerikan ordusu, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kalibresi 57mm ve 106mm arasında değişen geri tepmesiz tüfeklerinden, Sovyetler ordusunun T-55 ve T-62 tanklarına karşı kullanmak amacıyla aktif olarak yararlanmıştı. Dragon ve TOW gibi güdümlü tanksavar füzeleri çıktıktan sonra ise bu silahların kullanımı sonlandırılmıştı.

 

Soğuk Savaş’ın bitmesi, Irak’taki gerillalar ve Taliban gibi tehditler Amerikan ordusu için problem olmaya başlamıştı. Çukur imlalı savaş başlıklarına sahip tanksavarlar ise binalara, sığınaklara ve açık alandaki düşman birliklerine karşı görece düşük tesire sahiplerdi. Tanksavar füzeleri de oldukça pahalılardı zira 500 dolar değerindeki çok basit yapıları yıkmak için 50.000 dolarlık cephane harcanması gerekiyordu. Son olarak tanksavar füze rampaları son derece karmaşık güdüm sistemleri ile engebeli zeminlerde taşınmak için ağır yapılardı.

 

 

M3 Carl Gustav ise yukarıda saydığımız üç problemin de üstesinden gelen bir silah. Basitçe tutacak yerleri ve nişan dürbünü olan bir tüp olarak tanımlanabilir. Silah, tankları ve zırhlı araçları etkisiz hale getirmek için Yüksek Patlayıcılı Tanksavar mermileri fırlatabiliyor; yapılara ve düşman birimlerine karşı ise Yüksek Patlayıcılı mermiler fırlatabiliyor. Kullanılan top mermilerinin çapı 8,4 cm ve bu da oldukça etkili bir yıkım gücü anlamına geliyor. Toplar görece olarak ucuzlar ve silahın ağırlığı ise sadece 6,35 kg.

 

 

Taşınabilir, hafif ateş gücüne ihtiyaç duyan Amerikan Özel Operasyonlar birimi M3 Carl Gustav silahlarını 1989’dan bu yana kullanmakta. Afganistan’da yer alan normal piyade birimleri 2011’den bu yana bu silahları kullansalar da başlarda silahı kullanabilmek için bir öğrenme sürecinden geçmek zorunda kalmışlardı.

 

Carl Gustav yaşına göre birçok yüksek teknolojili silahtan daha çok yönlü ve geleceğin savaşlarına daha uyumlu. Rus güçleri tarafından Kırım’da uygulanmaya başlayan “hibrit savaş” teknikleri içinse biçilmiş kaftan bir silah olma özelliğini taşıyor. 70 yıllık bir silah için hiç de fena sayılmaz.