Şimdi Ara

Annesi babası boşanmış arkadaşlar bakarımısınız

Bu Konudaki Kullanıcılar:
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
27
Cevap
1
Favori
2.604
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Kardeşlerim, eşimle boşandım 1 yaşında bir oğlum var boşanalı 3 ay oldu.Tekrar birleşme gibi birşey yok.
    çocuğum şimdi annesiyle 1000km uzakta yaşıyor.ve ben onun yakınına gitmek için 3 aydır çabalıyorum tayin kurum değişikliği için.İnşallah en kısa zamandada bunu halledicem.

    Anneniz babanız siz kaç yaşındayken ayrıldı. bu sizler üzerinde psikolojik etkiler yarattımı ve başarısız bir eğitim hayatınız var mı.
    Birazcık anlatırsanız bende daha iyi ve sağlıklı kararlar verebilirim.
    Büyükl ihtimal oğluma 2 saat uzaklıktaki bir şehre tayin yaptırabilicem



  • güncel
  • Hocam merhaba öncelikle. 16 yaşında lise öğrencisiyim. Direk merak ettiklerinizi cevaplayacağım. Ailem 8 yaşındayken dağıldı. Eğitim hayatımı etkilemedi bunun sebebini çok önceden olmasına bağlıyorum. Psikolojik etkiden söz etmişsiniz bıraktığını düşünmüyorum tabi etkiden kasıt tam olarak ne anlayamadım. Diyeceklerim bu kadar eğer farklı sorularınız veya kafanıza takılan olursa sorabilirsiniz.
  • Merhaba.Hocam ben de 18'e yakınım.Oz babam 1.5 yaşındayken beni bırakıp gitmiş,uvey babamdan şiddet gorduğu için de annem uvey babam ile ben 9 yaşındayken ayrıldılar. Babasız buyumek gerçekten zor. Ancak iyi yanları da var. Yıllarca tutunacak bir dalınız olmadığı için her şeyi kendi başınıza çok kolay halledebiliyorsunuz,özgür büyüyorsunuz.

    Psikolojik olarak uvey baba şiddeti yüzünden ve biraz da tabii babasızlık yüzünden psikolojik olarak az da olsa zarar gördüm.OKB hastalığı da taşıyorum.Kişilik bozukluklarım var ancak eğitim hayatım çok başarılı 3 yıllık lise hayatımda 2 kez okul birincisi,1 kez de okul üçüncüsü oldum. Akıllı elektronik projeler yapıyorum. Bir kaç yıl önce babasız yaşamanın iyi yanlarını da gördüm ancak kotu yanları milyonlarca kat fazla emin olun. Tabii kişiden kişiye farklıdır.Benim eğitimim harika oldu ama psikolojik sorunlarım fazla. Başkasının da sorunları olmaz eğitimi kötü olabilir. Bendeki değişiklikleri bunlar



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi 15 Kisiye Saldirdim -- 1 Eylül 2015; 2:54:53 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • 8 yaşımda bosandilar herseyim etkilendi.Bana çalışma alışkanlığı,ahlak,edep,maddi imkan,sevgi,saygi fazla verilmedi ki bunlar suan basice aklima gelenler.

    Bugünlerde ozguvensiz,cekingen,hobisiz,duygusuz ama sürekli kendimi asagilar oldum.Annem sagolsun egitimde yonlendirdi beni biraz ama anadolu lisesindekilere gore cok gerideyim,spor ve beslenmede annem ustume fazla dusmedi lisede istahi acilir,sporada gider diye ama suan 1.63 45 kiloyum babamdan 22 cm kisayim,hastalik,hormon bozukluguda yok,kemiklerimde ince ve yasitlarimdan gucsuzum ve ozguvende olmayinca cok eziliyorum.Ben şiddete maruz kaldim 2 taraftan,babayla gorusmuyorum,ilgilenmiyor.Annemde ilkokulda ilgilenmedi calistigi icin lisede ustume dustu biraz.

    Baba üst düzey memur,anne memur ama hayatimda maddi,manevi olsun rahat yasayamadim ha yinede şükür annem asgari ücretle çalışsa bende daha kötü yerlerde olurdum,asgari ücretle calisirdim ki bir aralar nerdeyse serseri olcaktim annem bi anda çekti ilgilendi sokaklara düşmedim.Allah razi olsun annemden.Benimde 17 bitti 18e girdim.

    Çocuğunuza ne olursa olsun sevgiyi verin,ozguveni verin,ne yapin edin mutlaka çalışkan olsun,spora yonlendirin sonra benim gibi benzer seyler yasamasin,ezilmesin.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: mohen951

    Hocam merhaba öncelikle. 16 yaşında lise öğrencisiyim. Direk merak ettiklerinizi cevaplayacağım. Ailem 8 yaşındayken dağıldı. Eğitim hayatımı etkilemedi bunun sebebini çok önceden olmasına bağlıyorum. Psikolojik etkiden söz etmişsiniz bıraktığını düşünmüyorum tabi etkiden kasıt tam olarak ne anlayamadım. Diyeceklerim bu kadar eğer farklı sorularınız veya kafanıza takılan olursa sorabilirsiniz.

    Çok teşekkür ederim vakit ayrıdığın için, peki babn ile ne sıklıkla görüştün
  • quote:

    Orijinalden alıntı: SgtWallCroft

    8 yaşımda bosandilar herseyim etkilendi.Bana çalışma alışkanlığı,ahlak,edep,maddi imkan,sevgi,saygi fazla verilmedi ki bunlar suan basice aklima gelenler.

    Bugünlerde ozguvensiz,cekingen,hobisiz,duygusuz ama sürekli kendimi asagilar oldum.Annem sagolsun egitimde yonlendirdi beni biraz ama anadolu lisesindekilere gore cok gerideyim,spor ve beslenmede annem ustume fazla dusmedi lisede istahi acilir,sporada gider diye ama suan 1.63 45 kiloyum babamdan 22 cm kisayim,hastalik,hormon bozukluguda yok,kemiklerimde ince ve yasitlarimdan gucsuzum ve ozguvende olmayinca cok eziliyorum.Ben şiddete maruz kaldim 2 taraftan,babayla gorusmuyorum,ilgilenmiyor.Annemde ilkokulda ilgilenmedi calistigi icin lisede ustume dustu biraz.

    Baba üst düzey memur,anne memur ama hayatimda maddi,manevi olsun rahat yasayamadim ha yinede şükür annem asgari ücretle çalışsa bende daha kötü yerlerde olurdum,asgari ücretle calisirdim ki bir aralar nerdeyse serseri olcaktim annem bi anda çekti ilgilendi sokaklara düşmedim.Allah razi olsun annemden.Benimde 17 bitti 18e girdim.

    Çocuğunuza ne olursa olsun sevgiyi verin,ozguveni verin,ne yapin edin mutlaka çalışkan olsun,spora yonlendirin sonra benim gibi benzer seyler yasamasin,ezilmesin.

    Her zaman yanında olup gerekeni yapıcam zaten, teşekkür ederim



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi KendimiArıyorum -- 1 Eylül 2015; 8:11:12 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: 15 Kisiye Saldirdim

    Merhaba.Hocam ben de 18'e yakınım.Oz babam 1.5 yaşındayken beni bırakıp gitmiş,uvey babamdan şiddet gorduğu için de annem uvey babam ile ben 9 yaşındayken ayrıldılar. Babasız buyumek gerçekten zor. Ancak iyi yanları da var. Yıllarca tutunacak bir dalınız olmadığı için her şeyi kendi başınıza çok kolay halledebiliyorsunuz,özgür büyüyorsunuz.

    Psikolojik olarak uvey baba şiddeti yüzünden ve biraz da tabii babasızlık yüzünden psikolojik olarak az da olsa zarar gördüm.OKB hastalığı da taşıyorum.Kişilik bozukluklarım var ancak eğitim hayatım çok başarılı 3 yıllık lise hayatımda 2 kez okul birincisi,1 kez de okul üçüncüsü oldum. Akıllı elektronik projeler yapıyorum. Bir kaç yıl önce babasız yaşamanın iyi yanlarını da gördüm ancak kotu yanları milyonlarca kat fazla emin olun. Tabii kişiden kişiye farklıdır.Benim eğitimim harika oldu ama psikolojik sorunlarım fazla. Başkasının da sorunları olmaz eğitimi kötü olabilir. Bendeki değişiklikleri bunlar

    kötü bir yaşta olmuş, senin adına üzüldüm. Ama yaşın daha küçk inan birşeyler için hiç geç değil, bende aşırı özgüvensiz biriyken şuan özgüvenimden, toplum iiçinde kendimi saydırmama hayran.
    kendine 1 sene ayır, spor, kitap okuma ve insan içine karışıp arkadaşlık edinmeye çalış sürekli yeni insanlar tanımaya çalış, özgüven ve okb sorunun ortadan kalkıcaktır




  • Baba sevgisi olmadan büyümek o kadar zor ki...Ben birliktelerken de sevgi görmedim ayrılarken de.Çünkü o hep dışarıyla mutlu oldu hiç ailesiyle değil.
    Dün 20 yaşıma girdim ve arayıp doğum günümü bile kutlamadı hediye falan zaten umrumda değil ama en azından arayabilirdi.
    Benim annem çok bilinçli bir kadın her konuda su an toplumdan soyutlanmadiysam onun sayesinde ama babanın yerini tutmuyor hele birde kız çocukları için baba çok bambaşka yerde.Eskiden bu çok önemli değildi benim için belki ergenlik belki çocukluk ama büyüdükçe insanın içine daha çok koyuyor.Dışarda mutlu aileleri görmek istemiyorsun,babasının elinden tutmuş çocukları ya da arkadaşlarının anlata anlata bitiremediği babalarını..
    Bu kadar özel yazmazdım ama bunu bir çocuk daha yaşasın istemiyorum.O çocuk illa ki zarar görecek ama en aza indirebilirsiniz bunu.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi güzelbirhikaye -- 1 Eylül 2015; 10:27:07 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: güzelbirhikaye

    Baba sevgisi olmadan büyümek o kadar zor ki...Ben birliktelerken de sevgi görmedim ayrılırken de.Çünkü o hep dışarıyla mutlu oldu hiç ailesiyle değil.
    Dün 20 yaşıma girdim ve arayıp doğum günümü bile kutlamadı hediye falan zaten umrumda değil ama en azından kutlayabilirdi.
    Benim annem çok bilinçli bir kadın her konuda su an toplumdan soyutlanmadiysam onun sayesinde ama babanın yerini tutmuyor hele birde kız çocukları için baba çok bambaşka yerde.Eskiden bu çok önemli değildi benim için belki ergenlik belki çocukluk ama büyüdükçe insanın içine daha çok koyuyor.Dışarda mutlu aileleri görmek istemiyorsun,babasının elinden tutmuş çocukları ya da arkadaşlarının anlata anlata bitiremediği babalarını..
    Bu kadar özel yazmazdım ama bunu bir çocuk daha yaşasın istemiyorum.O çocuk illa ki zarar görecek ama en aza indirebilirsiniz bunu.

    çok iyi yaptın anlatarak, hep yanında olucam zaten evladımın, normalinden daha fazla ilgi göstericem bazı şeylerin eksikliğini hissetmesin diye




  • quote:

    Orijinalden alıntı: KendimiArıyorum

    quote:

    Orijinalden alıntı: mohen951

    Hocam merhaba öncelikle. 16 yaşında lise öğrencisiyim. Direk merak ettiklerinizi cevaplayacağım. Ailem 8 yaşındayken dağıldı. Eğitim hayatımı etkilemedi bunun sebebini çok önceden olmasına bağlıyorum. Psikolojik etkiden söz etmişsiniz bıraktığını düşünmüyorum tabi etkiden kasıt tam olarak ne anlayamadım. Diyeceklerim bu kadar eğer farklı sorularınız veya kafanıza takılan olursa sorabilirsiniz.

    Çok teşekkür ederim vakit ayrıdığın için, peki babn ile ne sıklıkla görüştün

    Her hafta düzenli olarak görüştüm işi olmadığı sürece.




  • Böyle şeyleri ancak yaşayanlar bileceği için kendi hayatımdan bazı şeyler anlatmak istiyorum, hem içimi dökmüş olurum hem de durumun ne kadar vahim olduğunu empati yaptıracak bir şekilde etkili olarak izah edebilirim diye düşündüm.

    Yaşımdan bahsedeyim; şu an 16'yım. Anne ve babamdan habersiz yetimhanede büyüdüm. 14 yaşımdayken birisi benle özel olarak görüşmek istemiş, kızıl saçlı yeşil gözlü uzun boylu güzel yüzlü şık bir kadın beni görür görmez ağlayarak sarıldı. Önce şoka uğradım çünkü kafamda kurduğum hemen her türlü ihtimal kötü bir kapıya ulaşıyor, herhalde bilinçaltı ihtimaller üzerinden gidip üzülmek yerine tepkisiz kalmayı, şoka uğramayı tercih ediyor demek ki. Ama kadına baktıkça yüz hatları vs neredeyse kendimi gördükçe sanki uçurumdan dönmüş gibi oluyorum ama uçurumdan kaçış yok maalesef. İnsan bazen anlamak istiyor ama sonra vazgeçiyor "neden" böyle olduğunu. Benim annem olduğunu söyledi ama inanmak istemedim, gerçek bir anne 14 yaşına kadar çocuğundan habersiz yaşayamaz diye düşündüm, haklıyım da zaten. Ama bu dediğim sadece insanlar için geçerliymiş onu öğrendim. Onursuz ve ruhsuz varlıklar için değilmiş. Çok uzun bir konuşmamız geçti ardından günlerce görüştük, ilk başta benle haşır neşir olmaya kalktı fakat önemli sorularımdan kaçamadı, neden beni bıraktığını açıkladı. Yasak sevgiymiş tutku filan bir şeylerden bahsetti. Beni kürtajla aldırmaya çalıştığını fakat daha sonra içten içe beni doğurmak istediğini (o nasıl bir vicdansa artık) söyledi. İlk başta hamileliğini sakladığını sonra da hastalık bahaneleri uydurarak ablasıyla (halamla) yabancı ülkelerin hastanelerine gitmek gibi bahanelerle hamileliğin belirginliğini saklamayı başarmış. Aynı dönemde kürtaj da yapmak istemiş fakat halam ikna etmiş onu. Bu kısmını halam söyledi. Fakat ben açık sarı saçlı mavi gözlü olduğumdan annemin aldattığı kocası da çocuğun ondan olmadığını düşünebilirmiş diye "riske" girmek istememiş. Zaten hasta bahanesiyle yabancı ülkeye gittiğini söylemiş ama kandırıldığını anlar tarzda imalarda bulunmuş. Zaten o adam çok zengin ve oldukça eğitimli birisiymiş. Zaten normalde şüphelendiği birisinden, üstüne anne babanın özelliklerini taşımayan bir çocuk doğmasına şüphelenmeyeceğini anlamak zor olmasa gerek. (Adam çünkü koyu tenli) Bu yüzden annemin aldattığı kocasıyla aynı evde yaşayan halama vermiş beni büyütsün diye ama halam belli bir süreden sonra artık gizlice devam edemeyeceğini, durumun anlaşılacağını düşünüp yetimhaneye vermiş. (Ben bunu ömrümün sonuna kadar bir bahane olarak kabul etmeyeceğim.)

    Yetimhanede bizi şu an komik olan ama eskiden tüm arkadaşlarımın mecburen inandığı leylek masalları benzeri bir masala inandırmışlardı. Bizim yetimhanede ünlüdür o masal. Bir gün geziye gidiyorsun topluca, sen ve 4 tane samimi arkadaşın herkes parkta bir şey yaparken birden içinizden birisi dona kalıp bakıyor bir yere sonra hepiniz bakıyorsunuz, 1 çift genç anne baba üstüne yaşından biraz büyük kıyafetler giydirilmiş küçük kız çocuğunun biri bir yanağından öbürü öbür yanağından tekrar tekrar öpüp sarılıyor defalarca. Şuna adım gibi eminim ki, orada o anne-baba-çocuk üçlüsüne yukarıdan meteor düşseydi tam tepelerine, içimizde buna içten içe deli gibi sevinmeyecek tek bir kişi bile olmadığına yemin edebilirim. Masum insanlardan bile nefret ediyorsun, delice kıskanıyorsun, kötülüklerini istiyorsun, öyle boktan bir şey anne-babasızlık. O günden itibaren diğer 4 arkadaşımda biraz soğukkanlılık, çarpıntılık hissettim ama sonra onlar eski haline geri döndüler (en azından görünürde). Belki kabullendiler bu durumu sindirdiler, ama ben kabul edemedim, bana her geceyi zehir zıkkım etti gerçekleri görmek, aslında hayatımızın toz pembelikten çoook uzakta olduğuna dair acı acı tokat yemek. Düşündükçe tüylerim diken diken oluyor, fiziksel olarak üşüdüğümü hissedip sanki içimden kafamdan bir şeyin sarsıldığını veya damar gibi önemli bir şey koparılmış gibi bir gerçek anlamda fiziksel bir acı hissederdim önceleri. Ama zaman geçtikçe o olaydan sonra bu acının etkisini hafifletmek adına kendi içimde reformlar yaptım, duygularımı sindirdim, duygusuzlaştırdım kendimi bilerek. Başka seçeneğim yoktu çünkü. Kısmen başarılı da oldum sayılır. Fakat hala keşkelerle başlayan hayallerime engel olamıyorum. O olaydan 6-7 yıl geçmiş olsa bile.

    Umut ediyorum ki bu anlattıklarım size bir fikir verir. Burada birkaç kelimeyle anlattığım duygular aslında tanımsızdır, depresyonun bile bir süresi varken bunların yok, ömür boyu size karşı tutulan pençelerle örülmüş bir kafes gibi lanet bir his. Üstüne üstlük sürekli keşke annem, babam filmlerdeki gibi beni aralarına alsa, deli gibi aynı anda yanaklarımdan öpseler beni döven yetimhane görevlisini işten attırsalar diye yutkuna yutkuna "keşke" kelimesini kullanmak çok iğrenç bir eylem. (aslında benim annemin babamın yapması gereken görevi benle alakasız bir adam para karşılığı yapıyor, bir zahmet beni dövmeye hakkı olsun yani onu suçlamıyorum zaten dövülmesini isteyeceğim son kişidir ama çocukken öyle düşünüyor insan işte) İnsanın gururu kırılıyor sanki. Hiç düşünmemeye çalışsam bu sefer hayata tutunamam. Beni bu hayata bağlıyor.

    Tabii ki de sizin kişisel problemlerinizi göz ardı ederek lütfen barışın diyebilecek hadde sahip değilim. Ama en azından şunu söylemek zorundayım; kesinlikle, o eksikliği hissettirmemeye çalışırken gurur, kin gibi duyguların peşinden gitmeyin. Çünkü o çocuk kesinlikle bir gün anlayacak o geri dönüşü hiçbir şekilde mümkün olmayacak olan eksikliği, kişisel gurur, ego tarzı duygulara yenik düşüp o çocuğa o eksikliği HİSSETTİRMEYİN. Çocuk konusunda tüm kişisel varlığınızı bir kenara atıp saf halinizle var olun. Diyeceklerim bu kadar, ayrıca eksikliği hissettirmemek adına çok titiz davranacağım gibi sözler ima etmişsiniz, bence çok iyi bir insansınız, sizin gibiler dünyada çok bulunmaz maalesef ama eğer baba veya anneyseniz daha büyük fedakarlıklar yapılması gerekir, gerekirse kişisel hırslarını duygularını çıkarlarını ayaklar altına alıp ezmek gerekir. En azından vicdanlı bir insanın yapmaktan çekinmeyeceği şeylerdir bunlar.

    He bana gelirsek; annemi reddetmeme rağmen anneme benzeyen kız arkadaşlar edindim kendime ama sevgili sonuçta ne kadar insanın öz annesinin yerini tutabilir ki, bir üvey baba/anne bile tutamıyorken. Çünkü sevgilinin duygusal da olsa bir çıkar ilişkisi vardır, hatta üvey ebeveyninbile vardır, kendini iyi hissediyordur vs. ve bunu kolayca anlarsınız. Ama insanın öz annesinin babası böyle bir ilişki gütmez. İçinden gelir her şeyi yapmak ve bu da bir insanın en çok isteyeceği şeydir ve bence doğadaki hiçbir canlı varlık bu haktan mahrum bırakılmamalı hiçbir şekilde. Ben yukarıdaki bilgilerin çoğunu halamdan öğrendim ve benle yavaş yavaş dostça iletişim kurmaya çalışan annemi çok zor olsa da reddetmeyi başardım. Zaten 14 yaşında SBS'ye girmiştim yatılı ve tam burslu olarak bir özel okul kazandım. Yatılı okumamın sebebi en azından yetimhanede benle benzer kaderleri paylaşan insanlardan kurtulma imkânı buldum farklı insanlar tanımış oldum. Halamın yanında da kalabilirdim fakat kişisel geçmişimin izlerini azaltmak istiyorum olabildiğince. Etkisini de görüyorum ne mutlu ki ama zor oluyor. Akademik açıdan kariyerim oldukça iyi sayılır şu yaşıma rağmen, zaten buna mecburum ömür boyu yetimhanede yaşayamam, ama yine de hiçbir konuya yeteri kadar odaklayamıyorum hayatımı, başımı her zaman çok daha büyük bir mesele ağrıtıyor ve ne yazık ki ömrümün sonuna dek kurtulamayacağım ondan.




  • Ben lise 3'e geçtim 17 yaşındayım, annemle babam ben 8.sınıfta yani 14 yaşındayken ayrıldı. Psikolojik etkisi oldu depresyon tedavisi almıştım 1 yıl ilaç kullanımı, notlarda düşmede oldu 9.sınıfta 1 puan eksik gelse yıl sonu sınıf tekrarıydım, 10.sınıfta aynı şekil. Ama bunun boşanmayla alakalı olduğunu sanmıyorum babamla sorunlarım vardı benim, yani abi eğer yokluğunu hissettirmezsen sıkıntı olucağını sanmıyorum. Zaten daha 1 yaşında olduğu için alışır diye düşünüyorum.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Swift.

    Böyle şeyleri ancak yaşayanlar bileceği için kendi hayatımdan bazı şeyler anlatmak istiyorum, hem içimi dökmüş olurum hem de durumun ne kadar vahim olduğunu empati yaptıracak bir şekilde etkili olarak izah edebilirim diye düşündüm.

    Yaşımdan bahsedeyim; şu an 16'yım. Anne ve babamdan habersiz yetimhanede büyüdüm. 14 yaşımdayken birisi benle özel olarak görüşmek istemiş, kızıl saçlı yeşil gözlü uzun boylu güzel yüzlü şık bir kadın beni görür görmez ağlayarak sarıldı. Önce şoka uğradım çünkü kafamda kurduğum hemen her türlü ihtimal kötü bir kapıya ulaşıyor, herhalde bilinçaltı ihtimaller üzerinden gidip üzülmek yerine tepkisiz kalmayı, şoka uğramayı tercih ediyor demek ki. Ama kadına baktıkça yüz hatları vs neredeyse kendimi gördükçe sanki uçurumdan dönmüş gibi oluyorum ama uçurumdan kaçış yok maalesef. İnsan bazen anlamak istiyor ama sonra vazgeçiyor "neden" böyle olduğunu. Benim annem olduğunu söyledi ama inanmak istemedim, gerçek bir anne 14 yaşına kadar çocuğundan habersiz yaşayamaz diye düşündüm, haklıyım da zaten. Ama bu dediğim sadece insanlar için geçerliymiş onu öğrendim. Onursuz ve ruhsuz varlıklar için değilmiş. Çok uzun bir konuşmamız geçti ardından günlerce görüştük, ilk başta benle haşır neşir olmaya kalktı fakat önemli sorularımdan kaçamadı, neden beni bıraktığını açıkladı. Yasak sevgiymiş tutku filan bir şeylerden bahsetti. Beni kürtajla aldırmaya çalıştığını fakat daha sonra içten içe beni doğurmak istediğini (o nasıl bir vicdansa artık) söyledi. İlk başta hamileliğini sakladığını sonra da hastalık bahaneleri uydurarak ablasıyla (halamla) yabancı ülkelerin hastanelerine gitmek gibi bahanelerle hamileliğin belirginliğini saklamayı başarmış. Aynı dönemde kürtaj da yapmak istemiş fakat halam ikna etmiş onu. Bu kısmını halam söyledi. Fakat ben açık sarı saçlı mavi gözlü olduğumdan annemin aldattığı kocası da çocuğun ondan olmadığını düşünebilirmiş diye "riske" girmek istememiş. Zaten hasta bahanesiyle yabancı ülkeye gittiğini söylemiş ama kandırıldığını anlar tarzda imalarda bulunmuş. Zaten o adam çok zengin ve oldukça eğitimli birisiymiş. Zaten normalde şüphelendiği birisinden, üstüne anne babanın özelliklerini taşımayan bir çocuk doğmasına şüphelenmeyeceğini anlamak zor olmasa gerek. (Adam çünkü koyu tenli) Bu yüzden annemin aldattığı kocasıyla aynı evde yaşayan halama vermiş beni büyütsün diye ama halam belli bir süreden sonra artık gizlice devam edemeyeceğini, durumun anlaşılacağını düşünüp yetimhaneye vermiş. (Ben bunu ömrümün sonuna kadar bir bahane olarak kabul etmeyeceğim.)

    Yetimhanede bizi şu an komik olan ama eskiden tüm arkadaşlarımın mecburen inandığı leylek masalları benzeri bir masala inandırmışlardı. Bizim yetimhanede ünlüdür o masal. Bir gün geziye gidiyorsun topluca, sen ve 4 tane samimi arkadaşın herkes parkta bir şey yaparken birden içinizden birisi dona kalıp bakıyor bir yere sonra hepiniz bakıyorsunuz, 1 çift genç anne baba üstüne yaşından biraz büyük kıyafetler giydirilmiş küçük kız çocuğunun biri bir yanağından öbürü öbür yanağından tekrar tekrar öpüp sarılıyor defalarca. Şuna adım gibi eminim ki, orada o anne-baba-çocuk üçlüsüne yukarıdan meteor düşseydi tam tepelerine, içimizde buna içten içe deli gibi sevinmeyecek tek bir kişi bile olmadığına yemin edebilirim. Masum insanlardan bile nefret ediyorsun, delice kıskanıyorsun, kötülüklerini istiyorsun, öyle boktan bir şey anne-babasızlık. O günden itibaren diğer 4 arkadaşımda biraz soğukkanlılık, çarpıntılık hissettim ama sonra onlar eski haline geri döndüler (en azından görünürde). Belki kabullendiler bu durumu sindirdiler, ama ben kabul edemedim, bana her geceyi zehir zıkkım etti gerçekleri görmek, aslında hayatımızın toz pembelikten çoook uzakta olduğuna dair acı acı tokat yemek. Düşündükçe tüylerim diken diken oluyor, fiziksel olarak üşüdüğümü hissedip sanki içimden kafamdan bir şeyin sarsıldığını veya damar gibi önemli bir şey koparılmış gibi bir gerçek anlamda fiziksel bir acı hissederdim önceleri. Ama zaman geçtikçe o olaydan sonra bu acının etkisini hafifletmek adına kendi içimde reformlar yaptım, duygularımı sindirdim, duygusuzlaştırdım kendimi bilerek. Başka seçeneğim yoktu çünkü. Kısmen başarılı da oldum sayılır. Fakat hala keşkelerle başlayan hayallerime engel olamıyorum. O olaydan 6-7 yıl geçmiş olsa bile.

    Umut ediyorum ki bu anlattıklarım size bir fikir verir. Burada birkaç kelimeyle anlattığım duygular aslında tanımsızdır, depresyonun bile bir süresi varken bunların yok, ömür boyu size karşı tutulan pençelerle örülmüş bir kafes gibi lanet bir his. Üstüne üstlük sürekli keşke annem, babam filmlerdeki gibi beni aralarına alsa, deli gibi aynı anda yanaklarımdan öpseler beni döven yetimhane görevlisini işten attırsalar diye yutkuna yutkuna "keşke" kelimesini kullanmak çok iğrenç bir eylem. (aslında benim annemin babamın yapması gereken görevi benle alakasız bir adam para karşılığı yapıyor, bir zahmet beni dövmeye hakkı olsun yani onu suçlamıyorum zaten dövülmesini isteyeceğim son kişidir ama çocukken öyle düşünüyor insan işte) İnsanın gururu kırılıyor sanki. Hiç düşünmemeye çalışsam bu sefer hayata tutunamam. Beni bu hayata bağlıyor.

    Tabii ki de sizin kişisel problemlerinizi göz ardı ederek lütfen barışın diyebilecek hadde sahip değilim. Ama en azından şunu söylemek zorundayım; kesinlikle, o eksikliği hissettirmemeye çalışırken gurur, kin gibi duyguların peşinden gitmeyin. Çünkü o çocuk kesinlikle bir gün anlayacak o geri dönüşü hiçbir şekilde mümkün olmayacak olan eksikliği, kişisel gurur, ego tarzı duygulara yenik düşüp o çocuğa o eksikliği HİSSETTİRMEYİN. Çocuk konusunda tüm kişisel varlığınızı bir kenara atıp saf halinizle var olun. Diyeceklerim bu kadar, ayrıca eksikliği hissettirmemek adına çok titiz davranacağım gibi sözler ima etmişsiniz, bence çok iyi bir insansınız, sizin gibiler dünyada çok bulunmaz maalesef ama eğer baba veya anneyseniz daha büyük fedakarlıklar yapılması gerekir, gerekirse kişisel hırslarını duygularını çıkarlarını ayaklar altına alıp ezmek gerekir. En azından vicdanlı bir insanın yapmaktan çekinmeyeceği şeylerdir bunlar.

    He bana gelirsek; annemi reddetmeme rağmen anneme benzeyen kız arkadaşlar edindim kendime ama sevgili sonuçta ne kadar insanın öz annesinin yerini tutabilir ki, bir üvey baba/anne bile tutamıyorken. Çünkü sevgilinin duygusal da olsa bir çıkar ilişkisi vardır, hatta üvey ebeveyninbile vardır, kendini iyi hissediyordur vs. ve bunu kolayca anlarsınız. Ama insanın öz annesinin babası böyle bir ilişki gütmez. İçinden gelir her şeyi yapmak ve bu da bir insanın en çok isteyeceği şeydir ve bence doğadaki hiçbir canlı varlık bu haktan mahrum bırakılmamalı hiçbir şekilde. Ben yukarıdaki bilgilerin çoğunu halamdan öğrendim ve benle yavaş yavaş dostça iletişim kurmaya çalışan annemi çok zor olsa da reddetmeyi başardım. Zaten 14 yaşında SBS'ye girmiştim yatılı ve tam burslu olarak bir özel okul kazandım. Yatılı okumamın sebebi en azından yetimhanede benle benzer kaderleri paylaşan insanlardan kurtulma imkânı buldum farklı insanlar tanımış oldum. Halamın yanında da kalabilirdim fakat kişisel geçmişimin izlerini azaltmak istiyorum olabildiğince. Etkisini de görüyorum ne mutlu ki ama zor oluyor. Akademik açıdan kariyerim oldukça iyi sayılır şu yaşıma rağmen, zaten buna mecburum ömür boyu yetimhanede yaşayamam, ama yine de hiçbir konuya yeteri kadar odaklayamıyorum hayatımı, başımı her zaman çok daha büyük bir mesele ağrıtıyor ve ne yazık ki ömrümün sonuna dek kurtulamayacağım ondan.

    Söylenecek bir kelime bulamıyorum be güzel kardeşim, Allah sana mutlu bir yuva kurmayı nasip etsin, merak etme her kötü gün bir sonraki günü senin güzelleştirme gücünü verir, bugüne kadar yaşadıkların sana ömür boyu birşeyin kıymetini bilerek yaşamanı sağlıcak.
    16 yaşındasın ama benim 25 üzeri yaşta olan bir çok arkadaşımdan daha mantıklı olgun konuşuyosun, güzel günler gör be kardeşim



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi KendimiArıyorum -- 2 Eylül 2015; 8:29:06 >




  • Ben de 18 yaşındayım , babam ile annem 7 yaşındayken ayrıldılar ve bu beni etkilemedi. Ailem tarafından etkilendiğim düşünülüp bana yapılan pozitif ayrımcılık daha kötü bir şey. Annem ile kalıyorum , maddi ihtiyacımı babam gideriyor ( yeterinden fazla bir şekilde ) ve mutluyum.


    Yani bu biraz da çocuğun hassas bir kişiliğe sahip olup olmadığıyla alakalı bir durum diye düşünüyorum çünkü çok yakın kır arkadaşım boşandıklarında 5 6 ay depresyona girmişti.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • zor yanları var tabii ama benim için genelde en zor yanı birisi anne-babamın ayrı oldugunu öğrenince bana karşı tavırları değişiyor. sanki bana acıyormuş gibi. benimde en nefret ettiğim şey budur. genelde küçükken okulda falan oluyordu şu an bi sıkıntım yok şükür.

    ilişki yürümeyecekse zaten ayrılmak en mantıklısı. zorla yürütmeye çalışmak çocuğa boşanmaktan çok daha fazla zarar verir.
  • valla ben 27 yasindayim, annemle babam 2 ay once kadar onlari ziyeret ettigimde ayrilcaklarini soylediler. zerre etkilenmedim tabi bu yasta olmasi avantaj cocuk yasta Allah korusun cok kotu olurdu. Yurt disinda yasiyorum valla kendi sorunlarim var zaten, mutlu olun dedim sadece ben yine sizi ayri ayrida olsa yilda bi kac kere ziyeret ederim benim acimdan bisey degismez dedim.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Swift.

    Böyle şeyleri ancak yaşayanlar bileceği için kendi hayatımdan bazı şeyler anlatmak istiyorum, hem içimi dökmüş olurum hem de durumun ne kadar vahim olduğunu empati yaptıracak bir şekilde etkili olarak izah edebilirim diye düşündüm.

    Yaşımdan bahsedeyim; şu an 16'yım. Anne ve babamdan habersiz yetimhanede büyüdüm. 14 yaşımdayken birisi benle özel olarak görüşmek istemiş, kızıl saçlı yeşil gözlü uzun boylu güzel yüzlü şık bir kadın beni görür görmez ağlayarak sarıldı. Önce şoka uğradım çünkü kafamda kurduğum hemen her türlü ihtimal kötü bir kapıya ulaşıyor, herhalde bilinçaltı ihtimaller üzerinden gidip üzülmek yerine tepkisiz kalmayı, şoka uğramayı tercih ediyor demek ki. Ama kadına baktıkça yüz hatları vs neredeyse kendimi gördükçe sanki uçurumdan dönmüş gibi oluyorum ama uçurumdan kaçış yok maalesef. İnsan bazen anlamak istiyor ama sonra vazgeçiyor "neden" böyle olduğunu. Benim annem olduğunu söyledi ama inanmak istemedim, gerçek bir anne 14 yaşına kadar çocuğundan habersiz yaşayamaz diye düşündüm, haklıyım da zaten. Ama bu dediğim sadece insanlar için geçerliymiş onu öğrendim. Onursuz ve ruhsuz varlıklar için değilmiş. Çok uzun bir konuşmamız geçti ardından günlerce görüştük, ilk başta benle haşır neşir olmaya kalktı fakat önemli sorularımdan kaçamadı, neden beni bıraktığını açıkladı. Yasak sevgiymiş tutku filan bir şeylerden bahsetti. Beni kürtajla aldırmaya çalıştığını fakat daha sonra içten içe beni doğurmak istediğini (o nasıl bir vicdansa artık) söyledi. İlk başta hamileliğini sakladığını sonra da hastalık bahaneleri uydurarak ablasıyla (halamla) yabancı ülkelerin hastanelerine gitmek gibi bahanelerle hamileliğin belirginliğini saklamayı başarmış. Aynı dönemde kürtaj da yapmak istemiş fakat halam ikna etmiş onu. Bu kısmını halam söyledi. Fakat ben açık sarı saçlı mavi gözlü olduğumdan annemin aldattığı kocası da çocuğun ondan olmadığını düşünebilirmiş diye "riske" girmek istememiş. Zaten hasta bahanesiyle yabancı ülkeye gittiğini söylemiş ama kandırıldığını anlar tarzda imalarda bulunmuş. Zaten o adam çok zengin ve oldukça eğitimli birisiymiş. Zaten normalde şüphelendiği birisinden, üstüne anne babanın özelliklerini taşımayan bir çocuk doğmasına şüphelenmeyeceğini anlamak zor olmasa gerek. (Adam çünkü koyu tenli) Bu yüzden annemin aldattığı kocasıyla aynı evde yaşayan halama vermiş beni büyütsün diye ama halam belli bir süreden sonra artık gizlice devam edemeyeceğini, durumun anlaşılacağını düşünüp yetimhaneye vermiş. (Ben bunu ömrümün sonuna kadar bir bahane olarak kabul etmeyeceğim.)

    Yetimhanede bizi şu an komik olan ama eskiden tüm arkadaşlarımın mecburen inandığı leylek masalları benzeri bir masala inandırmışlardı. Bizim yetimhanede ünlüdür o masal. Bir gün geziye gidiyorsun topluca, sen ve 4 tane samimi arkadaşın herkes parkta bir şey yaparken birden içinizden birisi dona kalıp bakıyor bir yere sonra hepiniz bakıyorsunuz, 1 çift genç anne baba üstüne yaşından biraz büyük kıyafetler giydirilmiş küçük kız çocuğunun biri bir yanağından öbürü öbür yanağından tekrar tekrar öpüp sarılıyor defalarca. Şuna adım gibi eminim ki, orada o anne-baba-çocuk üçlüsüne yukarıdan meteor düşseydi tam tepelerine, içimizde buna içten içe deli gibi sevinmeyecek tek bir kişi bile olmadığına yemin edebilirim. Masum insanlardan bile nefret ediyorsun, delice kıskanıyorsun, kötülüklerini istiyorsun, öyle boktan bir şey anne-babasızlık. O günden itibaren diğer 4 arkadaşımda biraz soğukkanlılık, çarpıntılık hissettim ama sonra onlar eski haline geri döndüler (en azından görünürde). Belki kabullendiler bu durumu sindirdiler, ama ben kabul edemedim, bana her geceyi zehir zıkkım etti gerçekleri görmek, aslında hayatımızın toz pembelikten çoook uzakta olduğuna dair acı acı tokat yemek. Düşündükçe tüylerim diken diken oluyor, fiziksel olarak üşüdüğümü hissedip sanki içimden kafamdan bir şeyin sarsıldığını veya damar gibi önemli bir şey koparılmış gibi bir gerçek anlamda fiziksel bir acı hissederdim önceleri. Ama zaman geçtikçe o olaydan sonra bu acının etkisini hafifletmek adına kendi içimde reformlar yaptım, duygularımı sindirdim, duygusuzlaştırdım kendimi bilerek. Başka seçeneğim yoktu çünkü. Kısmen başarılı da oldum sayılır. Fakat hala keşkelerle başlayan hayallerime engel olamıyorum. O olaydan 6-7 yıl geçmiş olsa bile.

    Umut ediyorum ki bu anlattıklarım size bir fikir verir. Burada birkaç kelimeyle anlattığım duygular aslında tanımsızdır, depresyonun bile bir süresi varken bunların yok, ömür boyu size karşı tutulan pençelerle örülmüş bir kafes gibi lanet bir his. Üstüne üstlük sürekli keşke annem, babam filmlerdeki gibi beni aralarına alsa, deli gibi aynı anda yanaklarımdan öpseler beni döven yetimhane görevlisini işten attırsalar diye yutkuna yutkuna "keşke" kelimesini kullanmak çok iğrenç bir eylem. (aslında benim annemin babamın yapması gereken görevi benle alakasız bir adam para karşılığı yapıyor, bir zahmet beni dövmeye hakkı olsun yani onu suçlamıyorum zaten dövülmesini isteyeceğim son kişidir ama çocukken öyle düşünüyor insan işte) İnsanın gururu kırılıyor sanki. Hiç düşünmemeye çalışsam bu sefer hayata tutunamam. Beni bu hayata bağlıyor.

    Tabii ki de sizin kişisel problemlerinizi göz ardı ederek lütfen barışın diyebilecek hadde sahip değilim. Ama en azından şunu söylemek zorundayım; kesinlikle, o eksikliği hissettirmemeye çalışırken gurur, kin gibi duyguların peşinden gitmeyin. Çünkü o çocuk kesinlikle bir gün anlayacak o geri dönüşü hiçbir şekilde mümkün olmayacak olan eksikliği, kişisel gurur, ego tarzı duygulara yenik düşüp o çocuğa o eksikliği HİSSETTİRMEYİN. Çocuk konusunda tüm kişisel varlığınızı bir kenara atıp saf halinizle var olun. Diyeceklerim bu kadar, ayrıca eksikliği hissettirmemek adına çok titiz davranacağım gibi sözler ima etmişsiniz, bence çok iyi bir insansınız, sizin gibiler dünyada çok bulunmaz maalesef ama eğer baba veya anneyseniz daha büyük fedakarlıklar yapılması gerekir, gerekirse kişisel hırslarını duygularını çıkarlarını ayaklar altına alıp ezmek gerekir. En azından vicdanlı bir insanın yapmaktan çekinmeyeceği şeylerdir bunlar.

    He bana gelirsek; annemi reddetmeme rağmen anneme benzeyen kız arkadaşlar edindim kendime ama sevgili sonuçta ne kadar insanın öz annesinin yerini tutabilir ki, bir üvey baba/anne bile tutamıyorken. Çünkü sevgilinin duygusal da olsa bir çıkar ilişkisi vardır, hatta üvey ebeveyninbile vardır, kendini iyi hissediyordur vs. ve bunu kolayca anlarsınız. Ama insanın öz annesinin babası böyle bir ilişki gütmez. İçinden gelir her şeyi yapmak ve bu da bir insanın en çok isteyeceği şeydir ve bence doğadaki hiçbir canlı varlık bu haktan mahrum bırakılmamalı hiçbir şekilde. Ben yukarıdaki bilgilerin çoğunu halamdan öğrendim ve benle yavaş yavaş dostça iletişim kurmaya çalışan annemi çok zor olsa da reddetmeyi başardım. Zaten 14 yaşında SBS'ye girmiştim yatılı ve tam burslu olarak bir özel okul kazandım. Yatılı okumamın sebebi en azından yetimhanede benle benzer kaderleri paylaşan insanlardan kurtulma imkânı buldum farklı insanlar tanımış oldum. Halamın yanında da kalabilirdim fakat kişisel geçmişimin izlerini azaltmak istiyorum olabildiğince. Etkisini de görüyorum ne mutlu ki ama zor oluyor. Akademik açıdan kariyerim oldukça iyi sayılır şu yaşıma rağmen, zaten buna mecburum ömür boyu yetimhanede yaşayamam, ama yine de hiçbir konuya yeteri kadar odaklayamıyorum hayatımı, başımı her zaman çok daha büyük bir mesele ağrıtıyor ve ne yazık ki ömrümün sonuna dek kurtulamayacağım ondan.

    Tek bir şey soracağım.
    İnançlı mısın?
    Niye sorduğumu boşver,sadece bunu bilmek istiyorum.




  • KendimiArıyorum kullanıcısına yanıt
    Bende yapmadı ben 3 yaşındayken ayrıldılar . Babam hiç umursamadı bizi 10 yaşındayken tanıştım kendileriyle . Eğitimde kişisel olarak sorunum yok. Gelecek kaygılarım var. Psikolojik olarak çökmüş durumdayım.Kardeşim uyuşturucu kullandığını öğrendik kardeşimde sıkıntı var çok okula gitmiyo . Emin ol çocuklarınla ilgilenirsen en ufak problemin olmaz. Buraya yazan bi insan olduğuna göre çocukların çok şanslı


    Edit : yazmaya üşenen bi insan olduğum için bu kadar yazıyorum sözlü olarak bi ton şey anlatabilirim ama sen çocuklarınla ilgilenirsen anneleride kötü bi insan değilse emin ol gıdım sıkıntı olmaz . Benim annemde babamda insanlıktan çıkmış olduğu için sıkıntılarım oldu şuan 18 yaşındayım üniversiteyi bi sene erteledim . Kiranın yarısından fazlasına yardımcı olduğum halde sürekli benle tartışma çıkarıp beni evden kovan evimden git diyen bi annem var



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi moonlightsonata -- 2 Eylül 2015; 20:48:03 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Napalım yani

    quote:

    Orijinalden alıntı: Swift.

    Böyle şeyleri ancak yaşayanlar bileceği için kendi hayatımdan bazı şeyler anlatmak istiyorum, hem içimi dökmüş olurum hem de durumun ne kadar vahim olduğunu empati yaptıracak bir şekilde etkili olarak izah edebilirim diye düşündüm.

    Yaşımdan bahsedeyim; şu an 16'yım. Anne ve babamdan habersiz yetimhanede büyüdüm. 14 yaşımdayken birisi benle özel olarak görüşmek istemiş, kızıl saçlı yeşil gözlü uzun boylu güzel yüzlü şık bir kadın beni görür görmez ağlayarak sarıldı. Önce şoka uğradım çünkü kafamda kurduğum hemen her türlü ihtimal kötü bir kapıya ulaşıyor, herhalde bilinçaltı ihtimaller üzerinden gidip üzülmek yerine tepkisiz kalmayı, şoka uğramayı tercih ediyor demek ki. Ama kadına baktıkça yüz hatları vs neredeyse kendimi gördükçe sanki uçurumdan dönmüş gibi oluyorum ama uçurumdan kaçış yok maalesef. İnsan bazen anlamak istiyor ama sonra vazgeçiyor "neden" böyle olduğunu. Benim annem olduğunu söyledi ama inanmak istemedim, gerçek bir anne 14 yaşına kadar çocuğundan habersiz yaşayamaz diye düşündüm, haklıyım da zaten. Ama bu dediğim sadece insanlar için geçerliymiş onu öğrendim. Onursuz ve ruhsuz varlıklar için değilmiş. Çok uzun bir konuşmamız geçti ardından günlerce görüştük, ilk başta benle haşır neşir olmaya kalktı fakat önemli sorularımdan kaçamadı, neden beni bıraktığını açıkladı. Yasak sevgiymiş tutku filan bir şeylerden bahsetti. Beni kürtajla aldırmaya çalıştığını fakat daha sonra içten içe beni doğurmak istediğini (o nasıl bir vicdansa artık) söyledi. İlk başta hamileliğini sakladığını sonra da hastalık bahaneleri uydurarak ablasıyla (halamla) yabancı ülkelerin hastanelerine gitmek gibi bahanelerle hamileliğin belirginliğini saklamayı başarmış. Aynı dönemde kürtaj da yapmak istemiş fakat halam ikna etmiş onu. Bu kısmını halam söyledi. Fakat ben açık sarı saçlı mavi gözlü olduğumdan annemin aldattığı kocası da çocuğun ondan olmadığını düşünebilirmiş diye "riske" girmek istememiş. Zaten hasta bahanesiyle yabancı ülkeye gittiğini söylemiş ama kandırıldığını anlar tarzda imalarda bulunmuş. Zaten o adam çok zengin ve oldukça eğitimli birisiymiş. Zaten normalde şüphelendiği birisinden, üstüne anne babanın özelliklerini taşımayan bir çocuk doğmasına şüphelenmeyeceğini anlamak zor olmasa gerek. (Adam çünkü koyu tenli) Bu yüzden annemin aldattığı kocasıyla aynı evde yaşayan halama vermiş beni büyütsün diye ama halam belli bir süreden sonra artık gizlice devam edemeyeceğini, durumun anlaşılacağını düşünüp yetimhaneye vermiş. (Ben bunu ömrümün sonuna kadar bir bahane olarak kabul etmeyeceğim.)

    Yetimhanede bizi şu an komik olan ama eskiden tüm arkadaşlarımın mecburen inandığı leylek masalları benzeri bir masala inandırmışlardı. Bizim yetimhanede ünlüdür o masal. Bir gün geziye gidiyorsun topluca, sen ve 4 tane samimi arkadaşın herkes parkta bir şey yaparken birden içinizden birisi dona kalıp bakıyor bir yere sonra hepiniz bakıyorsunuz, 1 çift genç anne baba üstüne yaşından biraz büyük kıyafetler giydirilmiş küçük kız çocuğunun biri bir yanağından öbürü öbür yanağından tekrar tekrar öpüp sarılıyor defalarca. Şuna adım gibi eminim ki, orada o anne-baba-çocuk üçlüsüne yukarıdan meteor düşseydi tam tepelerine, içimizde buna içten içe deli gibi sevinmeyecek tek bir kişi bile olmadığına yemin edebilirim. Masum insanlardan bile nefret ediyorsun, delice kıskanıyorsun, kötülüklerini istiyorsun, öyle boktan bir şey anne-babasızlık. O günden itibaren diğer 4 arkadaşımda biraz soğukkanlılık, çarpıntılık hissettim ama sonra onlar eski haline geri döndüler (en azından görünürde). Belki kabullendiler bu durumu sindirdiler, ama ben kabul edemedim, bana her geceyi zehir zıkkım etti gerçekleri görmek, aslında hayatımızın toz pembelikten çoook uzakta olduğuna dair acı acı tokat yemek. Düşündükçe tüylerim diken diken oluyor, fiziksel olarak üşüdüğümü hissedip sanki içimden kafamdan bir şeyin sarsıldığını veya damar gibi önemli bir şey koparılmış gibi bir gerçek anlamda fiziksel bir acı hissederdim önceleri. Ama zaman geçtikçe o olaydan sonra bu acının etkisini hafifletmek adına kendi içimde reformlar yaptım, duygularımı sindirdim, duygusuzlaştırdım kendimi bilerek. Başka seçeneğim yoktu çünkü. Kısmen başarılı da oldum sayılır. Fakat hala keşkelerle başlayan hayallerime engel olamıyorum. O olaydan 6-7 yıl geçmiş olsa bile.

    Umut ediyorum ki bu anlattıklarım size bir fikir verir. Burada birkaç kelimeyle anlattığım duygular aslında tanımsızdır, depresyonun bile bir süresi varken bunların yok, ömür boyu size karşı tutulan pençelerle örülmüş bir kafes gibi lanet bir his. Üstüne üstlük sürekli keşke annem, babam filmlerdeki gibi beni aralarına alsa, deli gibi aynı anda yanaklarımdan öpseler beni döven yetimhane görevlisini işten attırsalar diye yutkuna yutkuna "keşke" kelimesini kullanmak çok iğrenç bir eylem. (aslında benim annemin babamın yapması gereken görevi benle alakasız bir adam para karşılığı yapıyor, bir zahmet beni dövmeye hakkı olsun yani onu suçlamıyorum zaten dövülmesini isteyeceğim son kişidir ama çocukken öyle düşünüyor insan işte) İnsanın gururu kırılıyor sanki. Hiç düşünmemeye çalışsam bu sefer hayata tutunamam. Beni bu hayata bağlıyor.

    Tabii ki de sizin kişisel problemlerinizi göz ardı ederek lütfen barışın diyebilecek hadde sahip değilim. Ama en azından şunu söylemek zorundayım; kesinlikle, o eksikliği hissettirmemeye çalışırken gurur, kin gibi duyguların peşinden gitmeyin. Çünkü o çocuk kesinlikle bir gün anlayacak o geri dönüşü hiçbir şekilde mümkün olmayacak olan eksikliği, kişisel gurur, ego tarzı duygulara yenik düşüp o çocuğa o eksikliği HİSSETTİRMEYİN. Çocuk konusunda tüm kişisel varlığınızı bir kenara atıp saf halinizle var olun. Diyeceklerim bu kadar, ayrıca eksikliği hissettirmemek adına çok titiz davranacağım gibi sözler ima etmişsiniz, bence çok iyi bir insansınız, sizin gibiler dünyada çok bulunmaz maalesef ama eğer baba veya anneyseniz daha büyük fedakarlıklar yapılması gerekir, gerekirse kişisel hırslarını duygularını çıkarlarını ayaklar altına alıp ezmek gerekir. En azından vicdanlı bir insanın yapmaktan çekinmeyeceği şeylerdir bunlar.

    He bana gelirsek; annemi reddetmeme rağmen anneme benzeyen kız arkadaşlar edindim kendime ama sevgili sonuçta ne kadar insanın öz annesinin yerini tutabilir ki, bir üvey baba/anne bile tutamıyorken. Çünkü sevgilinin duygusal da olsa bir çıkar ilişkisi vardır, hatta üvey ebeveyninbile vardır, kendini iyi hissediyordur vs. ve bunu kolayca anlarsınız. Ama insanın öz annesinin babası böyle bir ilişki gütmez. İçinden gelir her şeyi yapmak ve bu da bir insanın en çok isteyeceği şeydir ve bence doğadaki hiçbir canlı varlık bu haktan mahrum bırakılmamalı hiçbir şekilde. Ben yukarıdaki bilgilerin çoğunu halamdan öğrendim ve benle yavaş yavaş dostça iletişim kurmaya çalışan annemi çok zor olsa da reddetmeyi başardım. Zaten 14 yaşında SBS'ye girmiştim yatılı ve tam burslu olarak bir özel okul kazandım. Yatılı okumamın sebebi en azından yetimhanede benle benzer kaderleri paylaşan insanlardan kurtulma imkânı buldum farklı insanlar tanımış oldum. Halamın yanında da kalabilirdim fakat kişisel geçmişimin izlerini azaltmak istiyorum olabildiğince. Etkisini de görüyorum ne mutlu ki ama zor oluyor. Akademik açıdan kariyerim oldukça iyi sayılır şu yaşıma rağmen, zaten buna mecburum ömür boyu yetimhanede yaşayamam, ama yine de hiçbir konuya yeteri kadar odaklayamıyorum hayatımı, başımı her zaman çok daha büyük bir mesele ağrıtıyor ve ne yazık ki ömrümün sonuna dek kurtulamayacağım ondan.

    Tek bir şey soracağım.
    İnançlı mısın?
    Niye sorduğumu boşver,sadece bunu bilmek istiyorum.

    Evet, inançlıyım.




  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.