Şimdi Ara

Karanlık Enerji Hep Varmış

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
14
Cevap
0
Favori
531
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
Öne Çıkar
0 oy
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  •  Karanlık Enerji Hep Varmış
    Karanlık Enerji Hep Varmış

    Uzay teleskopu Hubble'ın verilerine dayanarak, evrenin en az yüzde 70'ini oluşturduğu düşünülen 'karanlık enerjinin', başlangıçtan beri var olduğu tespit edildi.

    Bu gözlem, 'boşluk enerjisi' olarak da tanımlanan karanlık enerjinin yoğunluğunun, olağan maddenin yoğunluğuna bağlı olarak zamanla değiştiği yolundaki teoriyi çürüttüğü için önemli.

    John Hopkins Üniversitesi'nden astrofizikçi Adam Riess ve ekibinin vardığı sonuca göre, evrimlerini tamamlayarak kendi içlerine çökerken infilak ederek yoğun ışık saçan dev yıldız süpernovaların yaşlıları daha yavaş, genç olanlarıysa daha hızlı şekilde birbirlerinden uzaklaşıyor.

    Astrofizikçiler, devasa patlamaları, evrenin ne hızla genişlediğini tespitte kullanıyor.

    KAYNAK: NASA



    _____________________________
    AMD Athlon64 FX-60 (Toledo) Asus A8N32-SLI Deluxe (nForce 4 SLI & SPP100) Kinston 4* 1Gb Dual DDR400 2-3-3-5-1 Samsung SyncMaster 932GW 19'' LCD Winfast GeForce 9800GTX+ 512Mb LG 52x CD-ROM LG 16x52x32x52 DVD Combo LG 52x32x52 CD-RW LG 16x8x16x48x DVD-RW Seagate Barracuda 7200.9 2* 80GB 7200Rpm (SATAII Raid 0) + Segate Barracuda 7200.12 500GB 7200Rpm (SATAII) Thermaltake TR2 500Watt PSU Creative Inspire 4400 4+1 Surround Avermedia AVerTV Super 007 U.S. Robotics 9113 ADSL 2+ Apache HCF V.92 56K Flexy 18in1 Card Reader Epox 300M Bluetooth Dongle Logitech MX610 Logitech G15 Logitech G19 HP iPAQ rw6815 & Toshiba Satellite L20-100




  • karanlık enerji olayı ne onu anlamadım ben ?
    _____________________________
  • karanlık enerji basitçe şu aslında görülemiyen bir enerji iki sebepten peşine düşüldü

    1 big bang yani büyük patlama herkesin bildiği evrenin oluşumu o anından bu yana evren genişlemekte bunu herkes biliyor gök adalar var evremnde bunuda herkes biliyor işte kara enerji gök adaların davranışlarındakiş terslikten dolayı bulundu patlamadan sonra evrendeki gök adalar birbirinden doğal olarak uzaklaşmaya başladılar sorun ise gök adaların kendi kütle çekimine rağmen artan bir hızla birbirlerinden uzaklaşıyor olmaları aralarında çekimi etkisz kılan bir enerjiyle itildiklerini düşündürmeye başladı bilim adamlarına

    2.son yıllarda yapılan ölçümlerde ise kainattın barındırdığı kütle üzerine yapılan araştırmada kainatın toplam kütlesinin kabaca olması gerekenden %70 az olduğu anlaşıldı ve BULUNAMAYAN GÖK ADALARI ÇEKİMİNE KARŞI KALKAN GÖREVİ GÖREN BU OLGUYA kara enerji dendi maddenin tam tersi ama tam olarak bilinmiyor.


    YANİ ETKİLERİ GÖZLEMLENE BİLİYOR NME YAPTIĞI BİLİNİYOR AMA ELLE TUTLAMIYOR ÖLÇÜLEMİYOR
    _____________________________
    kural dışı imza




  • Kara Enerji ve Kara Madde
    Bilimin son keşiflerinden olan ve evrendeki genişleme hızının fizik kurallarına göre azalacağı yerde arttığını ifade eden kara enerjiyle ilgili olarak ünlü astronom Saul Pearlmutter, yaptıkları gözlemler sonucunda ortaya çıkan olağanüstü durumu şöyle ifade etmişti:
    “Toplantılardaki ilk tepkimiz bunun doğru olamayacağı ve bir yerde hata yaptığımız yönündeydi. Daha işin başındayız ayrıntılı analizleri yaptıktan sonra bu hatayı düzeltiriz diye düşündük. Ancak birkaç ay süren ayrıntılı analizlerden sonra anladık ki sonuçlarda bir değişme olmuyor. Evet evrenin genişlemesi hızlanmaktaydı.”
    Bu, bütün bilim dünyası için bir şok oldu. Çünkü bu veriler şu ana kadar bilinen hiçbir fizik kuralı ile bağdaşmıyordu ve evren bilinmeyen bir kuvvet tarafından yönlendiriliyordu. Evrendeki bu olağanüstü olayın ilk farkına varan genç astronom Adam Riess ise bu mucize karşısındaki şaşkınlığını şöyle dile getirmişti:
    “Önce bir hata yaptım diye korkmuştum. Yapılabilecek hatalar listesini en baştan gözden geçirdik ve hata yapmadığımızı gördük. Garip de olsa bu sonucu kabul etmek zorundayız.”
    Evren Big Bang’in ardından yavaşlamak zorundaydı, fakat bunun tam tersine herşey büyük bir hızla genişliyordu. Evrenin oluşumunu sağlayan Büyük Patlama (Big Bang)yı bir bombaya benzetirsek, evrenin hiç durmayan bu genişleme hızını da yere hiç düşmeyen ve gittikçe uzağa doğru fırlayan şarapnel parçacıklarına benzetebiliriz. Bir bombanın parçacıklarının hiç yere düşmeden düzen içinde birbirlerinden uzaklaşmasını sağlayan güç ne kadar mucizevi ise evrenin dağılmadan gittikçe genişlemesini sağlayan bu güç de ondan çok daha büyük bir mucizedir.
    Galaksileri birbirlerinden giderek daha fazla uzaklaştıran ve izine rastlanmayan gizem dolu bu gücü bulmak için geniş çaplı araştırmalar başlatıldı. Ancak bilim adamları insanoğlunun algı sınırları dışında kalan bu enerjiyi tanımlamanın imkansız olduğunu gördüler. İşte bilim adamlarının bu enerjiye “kara enerji” adını vermelerinin sebebi de budur


    ALINTIDIR
    _____________________________
    kural dışı imza




  • Bu konunun hâlâ spekülasyonlara açık olduğunu düşünüyorum. Bilim henüz kozmoloji alanında çok sağlam deneysel ve gözlemsel verilere sahip değil. Henüz emekleme aşamasında olduğumuzu söyleyebiliriz. Yine de bu gelişmenin önemsiz olduğu iddiasında değilim.
    _____________________________
  • quote:

    Orjinalden alıntı: mfiz

    Bu konunun hâlâ spekülasyonlara açık olduğunu düşünüyorum. Bilim henüz kozmoloji alanında çok sağlam deneysel ve gözlemsel verilere sahip değil. Henüz emekleme aşamasında olduğumuzu söyleyebiliriz. Yine de bu gelişmenin önemsiz olduğu iddiasında değilim.




    GÖK ADALARIN ARTAN HIZLA BİR BİRİRNDEN UZAKLAŞMASININ İZLENMESİ GÖZLEMSEl VERİ DEĞİLMİ YANİ
    ayrıca sadece kozmoloji yani astronomi bilimi değil fizik bilimininde ortak konusudur kara enerji kuantum fiziği astronomlar bunu keşfetmeden önce elbert gibi fizikçilerce teorik olarak hesaplandı



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi armatez -- 20 Kasım 2006; 15:35:43 >
    _____________________________
    kural dışı imza
  • quote:

    Orjinalden alıntı: armatez

    quote:

    Orjinalden alıntı: mfiz

    Bu konunun hâlâ spekülasyonlara açık olduğunu düşünüyorum. Bilim henüz kozmoloji alanında çok sağlam deneysel ve gözlemsel verilere sahip değil. Henüz emekleme aşamasında olduğumuzu söyleyebiliriz. Yine de bu gelişmenin önemsiz olduğu iddiasında değilim.




    GÖK ADALARIN ARTAN HIZLA BİR BİRİRNDEN UZAKLAŞMASININ İZLENMESİ GÖZLEMSEl VERİ DEĞİLMİ YANİ
    ayrıca sadece kozmoloji yani astronomi bilimi değil fizik bilimininde ortak konusudur kara enerji kuantum fiziği astronomlar bunu keşfetmeden önce elbert gibi fizikçilerce teorik olarak hesaplandı


    Özellikle çok uzaklardaki galaksilerin uzaklıkları ve uzaklaşma hızlarının hataları tipik olarak çok büyük değerlerdedir. Gözlemsel belirsizlikler çoktur. Ancak tabii ki gözlem teknikleri geliştikçe ve gözlem sayıları arttıkça daha iyi sonuçlar elde edeceğiz. Astronominin sadece son 80-90 yılda ne kadar geliştiğine bakmamız bile gelecekte neler yapılabileceği konusunda çok olumlu tahminler yapmamızı olası kılar. Gidişat iyidir. Sakın yanlış anlaşılmasın sözlerim.
    _____________________________




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • Ayrıca karanlık maddenin asıl çıkış noktası kozmolojidir. Tabii ki kozmolojinin bir ayağı astronomi bir ayağı da fiziktir. Ancak karanlık maddenin doğrudan kuantum mekaniği ya da görelilikle ilişkisi çok bariz değildir. Öte yandan sicim teorisi gibi modern teorilerle gözlemsel kozmoloji arasındaki bağ olduğunu daha rahat söyleyebiliriz. Einstein'in kozmolojiyle ilgili düşünceleri tamamen Hubble ve çağdaşlarının gözlemsel verileriyle genel görelilik arasındaki ilişkiyi sağlıklı kurmakla ilişkili düşüncelerdir.
    _____________________________
  • kızıl ötesi kayma ve radyo teleskoplar ve hata payları hakkında bilgin varmı
    _____________________________
    kural dışı imza
  • quote:

    Orjinalden alıntı: armatez

    kızıl ötesi kayma ve radyo teleskoplar ve hata payları hakkında bilgin varmı


    Doğrudan galaksi dışı astronomisi ve radyo astronomi çalışma konum değil, üstelik Türkiye'de de asıl çalışma konusu bu iki dal olan neredeyse hiç kimse yok (kozmoloji demiyorum galaksi dışı (ekstra-galaktik) astronomi diyorum, yoksa kozmoloji konusunda çalışanlar var). Ancak genel bir bakış açısıyla uzaklık ölçumleri Astronominin en zorlu ve en çok hata payı olan ölçümleridir. Bizim galaksimizdeki yıldızların bile uzaklıklarındaki hata payları azımsanamayacak kadar çoktur. Tipik değerlere bakarsak örneğin galaksimizde 10-15 bin ışık yılı uzaklıktaki bir yıldızın uzaklığındaki hata payı en az bir kaç bin ışık yılıdır.

    Diğer galaksilerdeki uzaklıkları ölçme yöntemleri biraz farklıdır, mesela çok uzak galaksiler için galaksinin parlaklığı ortalama bir galaksinin olması gereken parlaklığıyla kıyaslanıp uzaklık kestirilebilir, ya da M31 (Andromeda) gibi yakın (yaklaşık 2 milyon ışık yılı gibi) bir galaksi için galaksideki bazı değişken yıldızların periyodları ve parlaklıkları ilişkisinden yararlanılarak uzaklıklar belirlenir. Burada kızıla kaymadan şöyle yararlanılır: kızıla kaymayla uzaklık arasında neredeyse doğrusal bir ilişki vardır, örneğin çok uzaktaki bir kuazarın ya da gama ışını patlamasının uzaklığı doğrudan bu ilişki kullanılarak kestirilebilir. Öte yandan eğer maksat uzaklıkla kızıla kayma arasındaki ilişkiyi kontrol etmekse uzaklığı bulmak için kızıla kayma yöntemi doğal olarak kullanılamaz. Yapılacak iş paragrafın başında belirttiğim yöntemleri kullanmaktır. Kızıla kayma çok hassas kestirilebilir ancak diğer yöntemlerdeki hassasiyet çok değildir. Tabii ki gözlem yöntemleri geliştikçe ilerleme sürüyor. Astronomi ve Fizik gelecek çağların çığır açıcı ve ufuk geliştirici bilimleri olmaya devam edecektir kanaatine sahibim. Ancak bu yol çok uzun ve zorludur. Gözlem yapmak da teoriler oluşturmak da çok zorlu süreçlerdir.
    _____________________________




  • Tabii haberin kendisine bakarsak buradaki tespitin esası evrenin genişlemesine değil eski (uzak) ve yeni (yakın) süpernova patlamaları arasındaki patlama dinamiği farklarının kullanılmasına dayalı. Bu makaleyi okumadım ve tam olarak nasıl bir bağlantı kurulmuş bilmiyorum. Makale Şubat'ta çıkacakmış diye başka bir kaynakta okumuştum belki daha öncesindehttp://www.arxiv.org adresine kabul edilmiş halini koymuşlardır (fizikçiler çoğu zaman bu şekilde makalelerinin bilim dünyasına daha hızlı nüfuz etmesini amaçlarlar). Zaman bulabilirsem makaleyi incelerim, ama kısa vadede söz vermek istemiyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mfiz -- 21 Kasım 2006; 9:45:39 >
    _____________________________
  • quote:

    Orjinalden alıntı: mfiz


    quote:

    Orjinalden alıntı: armatez

    kızıl ötesi kayma ve radyo teleskoplar ve hata payları hakkında bilgin varmı


    Doğrudan galaksi dışı astronomisi ve radyo astronomi çalışma konum değil, üstelik Türkiye'de de asıl çalışma konusu bu iki dal olan neredeyse hiç kimse yok (kozmoloji demiyorum galaksi dışı (ekstra-galaktik) astronomi diyorum, yoksa kozmoloji konusunda çalışanlar var). Ancak genel bir bakış açısıyla uzaklık ölçumleri Astronominin en zorlu ve en çok hata payı olan ölçümleridir. Bizim galaksimizdeki yıldızların bile uzaklıklarındaki hata payları azımsanamayacak kadar çoktur. Tipik değerlere bakarsak örneğin galaksimizde 10-15 bin ışık yılı uzaklıktaki bir yıldızın uzaklığındaki hata payı en az bir kaç bin ışık yılıdır.

    Diğer galaksilerdeki uzaklıkları ölçme yöntemleri biraz farklıdır, mesela çok uzak galaksiler için galaksinin parlaklığı ortalama bir galaksinin olması gereken parlaklığıyla kıyaslanıp uzaklık kestirilebilir, ya da M31 (Andromeda) gibi yakın (yaklaşık 2 milyon ışık yılı gibi) bir galaksi için galaksideki bazı değişken yıldızların periyodları ve parlaklıkları ilişkisinden yararlanılarak uzaklıklar belirlenir. Burada kızıla kaymadan şöyle yararlanılır: kızıla kaymayla uzaklık arasında neredeyse doğrusal bir ilişki vardır, örneğin çok uzaktaki bir kuazarın ya da gama ışını patlamasının uzaklığı doğrudan bu ilişki kullanılarak kestirilebilir. Öte yandan eğer maksat uzaklıkla kızıla kayma arasındaki ilişkiyi kontrol etmekse uzaklığı bulmak için kızıla kayma yöntemi doğal olarak kullanılamaz. Yapılacak iş paragrafın başında belirttiğim yöntemleri kullanmaktır. Kızıla kayma çok hassas kestirilebilir ancak diğer yöntemlerdeki hassasiyet çok değildir. Tabii ki gözlem yöntemleri geliştikçe ilerleme sürüyor. Astronomi ve Fizik gelecek çağların çığır açıcı ve ufuk geliştirici bilimleri olmaya devam edecektir kanaatine sahibim. Ancak bu yol çok uzun ve zorludur. Gözlem yapmak da teoriler oluşturmak da çok zorlu süreçlerdir.



    Konuyla direk ilgisi olmasada ve herkes tarafından bilinsede şahsi fikrim pek de ciddiye alınmayan bir durum var o da ;
    1 ışık yılı =300.000 km x60 saniyex60 dakikax24 saat x365 gün= 9.460.800.000.000 km., yani yaklaşık 9,46 trilyon km.dir.
    Yukarıda bahsi geçen m31 yani Andromeda galaksisi bizden 2,4 milyon ışık yılı uzakta ise bizim şu an teleskopla bakıp ta gördüğümüz hali Andromedanın bundan 2,4 milyon yıl önceki halidir Buda demekki bize en yakın galaksi olan Alfa Centauri’nin ışığı bize 4,5 yıl sonra ulaşır yani bizden 4,5 * 9.46 trilyon :42,57 trilyon km dir.Şu ana kadar da benim bildiğim görüntülenmiş en uzak galaksi 13 milyar ışık yılı uzaktadır.

    Günümüz şartlarında inanılmaz olan bu mesafeler sizce önemli değilmi ?
    bundan ortalama 4-5 milyon ışık yılı uzaktaki bir galaksinin şu anki halini ne yazıkki 4-5 milyon yıl sonra görebileceğiz.

    Bu durum sizce bugune kadar yapılmış olan tüm çalışmaların biraz tahmini olduğunu düşündürmüyormu ?
    _____________________________
    İNSANIN KONUŞMAYI ÖĞRENMESİ 2 YILINI SUSMAYI ÖĞRENMESİ İSE 60 YILINI ALIR.

    NE ZAMAN SUSUP NE ZAMAN KONUŞACAĞINI İYİ BİL.
    +25




  • quote:

    Orjinalden alıntı: khanturks1

    Günümüz şartlarında inanılmaz olan bu mesafeler sizce önemli değilmi ?
    bundan ortalama 4-5 milyon ışık yılı uzaktaki bir galaksinin şu anki halini ne yazıkki 4-5 milyon yıl sonra görebileceğiz.

    Bu durum sizce bugune kadar yapılmış olan tüm çalışmaların biraz tahmini olduğunu düşündürmüyormu ?




    Kozmolojik olarak bakılırsa 4-5 milyon yıl sanki göz kırpılmış kadar kısa bir an. 4-5 milyon yıl (hatta daha da çıkalım birkaç yüz milyon yıl) mertebelerindeki sürelerde galaksilerin yapılarında kayda değer bir değişim olmaz. Nereden mi biliyorum: çok sayıda ve bize değişik uzaklıklardaki galaksiye bakıyorum, yapılarının birbirine benzediğini görüyorum. Bence bundan daha iyi gözlemsel ispat zor bulunur. Ayrıca kendi galaksimizin ve komşu galaksilerin dinamiğine bakıp hesaplamalar yaparak dediğim sonuca daha teorik yollarla da ulaşılabilir.

    Ayrıca aslında eskiyi görüyor olmamız daha iyi, böylece ne kadar uzağa bakarsak o kadar geçmişi görüyor ve böylece kozmoloji bilgimizi daha sağlam edinebiliyoruz.
    _____________________________




  • Bu konu hakkında taradığım kaynaklardan çıkardığım sonuç, karanlık enerji denen olgunun big bang öncesinde dahi var olduğu anlatılmak isteniyor. Dolayısıyla big bang zamanın ve mekanın başlangıcı olmuyor. Mekan big bang öncesinde de birtakım maddeler ile doludur. Ancak şimdilik bu maddenin doğasını bilmediğimiz için karanlık madde ve karanlık enerji gibi tabirler kullanıyoruz. Bizim boşluk olarak adlandırdığımız olgu bile felsefedeki "ex nihilo" denen hiçlik değildir. Kuantum fiziğindeki bir teoriye göre boşluk bile kuantum alanları ve 10^-21 sn boyunca görünüp kaybolan virtüel parçacıklar ile doludur. BU konuda bekleyip gelecekte neler bulunacağını ve ne gibi açıklamalar geleceğini göreceğiz.
    Karanlık enerji ve karanlık madde denen olgular olmasa idi, big bang'in ardından maddenin dağılıp yıldızlar ve galaksiler gibi gözlemlediğimiz oluşumlara doğru genişlemesi açıklanamazdı, çünkü yeterli zamanı olmazdı. Ayrıca evrende gördüğümüz düzensizlik ve asimetri bu sayede açıklanabiliyor, aksi taktirde big bang gibi son derece düzenli bir patlamadan bu tür oluşumlar ortaya çıkamazdı.
    _____________________________




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.