Şimdi Ara

7 maddede 'Taraftar neden kaçtı?' (Uğur Meleke)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
27
Cevap
0
Favori
930
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Mükemmel bir analiz, gerçekleri birilerinin yüzüne şamar gibi vuran bir yazı olmuş. Paylaşmak istedim. Özellikle 3, 6 ve 7 numaralı maddeler benim için yeterli.



    7 maddede 'Taraftar neden kaçtı?'

    Taraftar maça gitmiyor, tribünler büyük oranda boş. Peki bunun tek sebebi Passolig mi? Spor yazarı Uğur Meleke, taraftarın tribünden kaçışını yedi maddede sıraladı.



    Süper Lig’de ilk 13 hafta itibariyle en önemli problemlerden biri taraftarın azlığı. Arada istisnalar olsa da, Konya-Bursa-Eskişehir gibi futbolsever kentler düzeni bozmaya çalışsa da problem baki... Tribünlerin boş olması görüntüyü de, eğlenceyi de, futbolu da çok olumsuz etkiliyor. Herkes problemin “passolig” olduğunu söylüyor, peki gerçekten tek problem bu mu?

    1)Passolig

    Evet şüphesiz seyircinin kaçmasının temel nedenlerinden biri passolig, yani elektronik bilet uygulaması... Ben 10 yıldır statlarda elektronik bilet uygulamasına geçilmesini savunan bir sporsever olarak şüphesiz ki hareketi tümden çöpe atamam. Türkiye’de spor sahaları, salonları uzun yıllardır güvensiz. Ölümleri, yaralanmaları kanıksama noktasına geldik ve artık bu konuda radikal adımlar atılması şarttı. Statlara birtakım terörist gruplar giriyor ve onlar gerçek sporseverden ayrılmadan Türkiye’de statların, salonların güvenli olması mümkün değildi.

    Spor sahalarına/salonlarına patlayıcı madde, bıçak, balta sokan adamı yanındaki masumdan ayırmanın yolu belli. Kamera ile tespit etmek ve bir daha stada sokmamak. Onu ayrıştırmanın yolu da e-bilet uygulamasından ve statların kamera donanımlarını kusursuzlaştırmaktan geçiyor. Yani temelde e-bilet uygulaması gerekli, hatta geç bile kalınmış bir adım...

    Lâkin birçok konuda olduğu gibi maalesef e-bilet konusunda da Türkiye’de adımları sağlıklı atamadık, detaylarda yapılan hatalarla uygulamanın ölü doğmasına neden olduk. Nisan’da apar topar bu uygulamaya geçildi, birtakım statların kapıları elektronik aksam konusunda eksik olduğu için sıkıntılar yaşandı. Ve bu sıkıntıları tv’den gören insanlar daha da çekindi bu uygulamadan.

    E-bilete tek bir banka üstünden geçiş yapıldı, zaten çalıştıkları bankaların bitmek tükenmek bilmeyen telefon/sms tacizinden yılan sporsever, ikinci bir bankanın müşterisi olmaktan imtina etti. Yeni bir kart almak istemedi. Halbuki bu uygulamaya bir biçimde bütün bankalar iştirak etse idi, herkes müşterisi olduğu banka, sahip olduğu kart üstünden e-bilet sahibi olsaydı; geçiş çok daha yumuşak olacaktı.

    Kulüplerin bu karttan bile para kazanma isteği de başka bir faşizan tavır. Kart bedelinin bazı kulüpler için 7, bazıları için 17 lirası kulüplere gidiyor ve insanlar kart fiyatına da tepkili. Oysa kulüplerin 60 bin kart satıp elde edecekleri toplam gelir, bir puan karşılığı havuzdan aldıkları paranın bile altında. Sosyal sorumluluk projesi olarak görülmesi gereken bu karttan bile kulüplerin gelir elde etmeye kalkması, tam anlamıyla açgözlülük.

    Proses yanlış işleyince, geçiş sağlıksız olunca, uygulama da ölü doğmuş gibi gözüküyor şu anda.

    2) Cezaların caydırıcı olmaması

    Aslında en az e-bilet kadar önemli bir problem de şu: Siz stattaki teröristi kameralar ve e-bilet uygulaması sayesinde ayıklasanız dahi maalesef layıkıyla cezalandırmıyorsunuz. Geçen sene Burak’ın yüzünü çakıyla yaralayan teröristle Fernandes’e tekme atan teröriste verilen cezalar çok komik: Maçları 1 yıl evden izleme lütfu!

    Oysa siz Burak’ın yüzünü sokakta çakıyla yaralasanız ya da sokakta Fernandes’e tekme atsanız sonucu aynı mı olurdu? Bu adamlar mahkemeye gitmezler miydi? Eğer milyon dolarlar kazanan, kulüplerin gözü gibi koruduğu sporcuların bile stat içinde can güvenliği sağlanamıyorsa, tribündeki masum vatandaş can güvenliğinin olduğuna nasıl itimat edebilir ki? Üstelik geçen yıl Burak’ı-Fernandes’i yaralayan adamların birkaç ay sonra tekrar statlarda olacağını biliyorsanız...

    3) Statların fiziki koşulları

    Statların tek sorunu da güvenliği değil maalesef... Bugün Anadolu’da birçok stada giriş ayrı, çıkış ayrı eziyet. İstanbul’da da trafik, otopark gibi ekstra problemler var. Bu şartlarda insanları hafta sonları evlerinden çıkarıp futbol sahalarına yönlendirmek ne kadar olası sizce?

    Cumartesi sabahı yataktan kalktınız. Eşinize, çoluğunuza çocuğunuza, sevgilinize futbol maçına gitmeyi teklif ettiniz. Hadi diyelim ki her birinizin passolig kartı var; yine de trafiği göze alacaklar, otopark bulamayacaklar, tuvalete gidemeyecekler, saatlerce erken gittikleri statlarda aç kalacaklar ya da bir sosisliye 20 lira verecekler! Çıkışta ayrı eziyet, ayrı trafik, yorgunluk.

    Şimdi futbolu sevmeyen bir kadın olsanız, ya da çocuk olsanız; hafta sonu bir stadyuma mı yoksa bir alışveriş merkezine mi gitmeyi tercih edersiniz? Artık spor alanları yaparken rakiplerinizin alışveriş merkezleri olduğunu da göz önüne almanız lazım.

    4) Yeni statlar

    Türkiye’nin her yerine yeni statlar inşa ediliyor. Sanırım halihazırda 25 stat inşaatı var dört bir yanda. Acaba bunlar inşa edilirken kamera donanımları sağlıklı kuruluyor mu? Giriş-çıkışları, otoparkları, yeme-içme alanları, tuvaletleri insani koşullarda oluşturuluyor mu? Yoksa bütün mesele 50 bin kişilik stat yapmak mı?

    Kayseri’ye 32 bin kişilik stat inşa edildi, ortalama 15-16 bin seyirci geliyor ama stat boş gözüküyor! Oysa Kayseri koşullarında bu sayı, gayet iyi bir sayı. Daha küçük kapasiteli, daha kompakt bir stat yapılsa, kalan alanlar alışveriş merkezi gibi, yemek alanları gibi kullanılsa, maçlara gitmek bir hafta sonu eğlencesine dönüşse keşke diye düşünmeden edemiyor insan...

    5) İstanbul büyükleri hegemonyası

    Tabii Anadolu’da çok önemli bir sorun da, çocukların/gençlerin kent takımlarını değil, İstanbul büyüklerini tutması. Bugün Trabzon, Eskişehir, Bursa, Adana gibi birkaç ekstrem örnek dışında Anadolu’da kent takımı taraftarlığı son derece zayıf.

    Tabii 7-8 yaşında, takım seçme aşamasında bir çocuğu nasıl o kent takımının taraftarı yaparsınız, ona kafa yormak lazım biraz.

    Takımınız başarılı mı?
    İşte, hedefiniz her sene ilk 10!

    Antrenörünüz uzun süredir çalışan, aidiyet hissedilebilecek bir hoca mı?
    Hayır, onun da mottosu; yenemiyorsan yenilme.

    Futbolcularınız istikrarlı mı, ufak bir çocuğun formasını alabileceği bir sembol oyuncunuz var mı?
    Hayır, çünkü sizde transfer asla bitmez!

    Renkleriniz özel mi?
    Hayır, sizin takımın renklerinde Süper Lig’de 5 takım daha var.

    Şarkınız özel mi?
    Hayır, İstanbul takımlarının tezahüratlarından çıkar Fener’i koy Antep’i, çıkar CimBom’u koy Samsun’u! Kendine özgü bir tezahüratın bile yok denecek kadar az.

    Allah aşkına, 7-8 yaşında bir çocuk bu takımın nesine aşık olup tutacak, hangi farkını benimseyip taraftar olacak? Değişmeyen tek şeyin başkanın. Onu da tutacak hali yok!

    6) Futbolun kalitesizleşmesi

    Tabii ki Anadolu takımlarının bu planlı plansızlığı, bütün halinde ülke futbolunu da kalitesizleştirdi. Hemen hemen bütün antrenörler sahaya “yenemiyorsan yenilme” mottosuyla çıkıyor; “iyi mücadele ettik ama şanssızdık”la veda ediyor! İngilizce bilen, dünyayı takip eden antrenör yok denecek kadar az. Gençlere şans veren, bir hedefi olan antrenör yok denecek kadar az. Lig temas ligi, göğüs göğüse, kemik kemiğe oynanıyor, kimse kalite istemiyor, herkes mücadeleden bahsediyor.

    Kumandada bir üstte Almanya, bir altta İngiltere Ligi var. Sahalar yemyeşil, tribünler dolu, futbol tempolu. Kumandalara nasıl ambargo koyabilirsiniz ki bu koşullarda?

    7) Ülke futbolundaki güven duygusunun zarar görmesi

    Tabii ki İngiltere’nin Almanya’nın futbolunun daha güzel olması, Türkiye’nin izlenmeyeceği anlamına gelmiyor. Sonuçta kendi ülkemizin topu, kendi toprağımızın çocuğu oynuyor orada. Bizim kentimizdeki stattaki maç, her zaman daha yakın, her zaman daha sıcak.

    Ama son yıllarda ülke futboluna olan güvenin zedelenmesi, sonucun saha içinde değil, saha dışında belirlendiğine olan inanç, en büyük darbeyi vurdu aslında oyuna. Mafyatik kulüp başkanları sazı ellerine aldılar ve futbolcular değil onların oynadığına inandırdılar bizi. Oysa biz futbolu 60 yaşındaki zengin holiganlar değil, 20 yaşındaki gençler oynadığı için sevmiştik.

    Futbolun bir gün tekrar 60’lık holiganlar değil, 20’lik masumlar tarafından oynanması umuduyla.


    Uğur Meleke, Milliyet Gazetesi spor yazarı.

    Kaynak:http://www.aljazeera.com.tr/gorus/7-maddede-taraftar-neden-kacti







  • Tek kural:Ürün kalitesiz.Bu yüzden marka değerin de yok.

    Neden 20 liralık kipadaki Adadadas ayakkabı yerine 200 liraya Top ten alıyorsun ? Neden paran varken 50.000 e Passat değil de 1 milyon $ a Lambo ya da Ferrari alıyorsun ?

    Çünkü onlar marka ve kaliteli.Kabul etsen de etmesen de futbol bir endüstri.İnsanlar kalite ve beğenecekleri ürünü almak istiyor.

    Futbol 90 dakika.Benim 3 saatimi alıyor.Hadi ben manyağım Galatasaray'ın her maçını izliyorum.Millet ben gibi değil ki.Maç kötüyken kimse 3 saatini ve parasını vermek istemiyor çünkü ürün kalitesiz ve zevk vermiyor.

    Ürünün kalitesi artsa passolig filan fasofiso.

    Hele İstanbul hegomanyası ayağı tam dugusallık.Biat etmeyeceklerdi o zaman 3 temmuz sürecinde birilerine.Şimdi ağlamasın hiç kimse.
  • Şikenin cezasız kalmasının hiç etkisi yok zaten..

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • hikaye bunlar
    sezon başından beri tiyatro oynanıyor, türk halkıda tiyatro izlemeyi sevmediği için izlemiyor
  • 1- Şike
    2- İddaa ve bahis şirketlerinin çoğalması ve maçlarda manipülasyonların olması
    3- Şifreli kanalların maçları satın alarak, taraftardaki futbol duygusunu yavas yavas köreltmesi.
    4- Kalitesiz yerli oyunculara tonla dökülen paranın karsılıgının, futbol kalitesi ve netice olarak dönmemesi.
    5- Spor yorumcularının dahi taraflı yorumları ve fanatizm içeren yorumları.
    6- Hakemlerin kalitesinin yerlerde sürünmesi.
    7- Federasyonun başındaki futbolla alakası olmayan tüccarlar.
    8- Teknik direktörlerimizin yetersiz olması.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bozuk ürünü kaklamaya çalışıyorlar niye gidelim
  • Fener maçına ben niye gideyim Allah Aşkına?
    Şut yok adam gibi orta yok pas yok, bi oyun mentalitesi yok, üstelik şuan havalar da soğuk üstüne bu havada para verip 2 saat totomu üşütüp o trafikte eve dönemem,ha çok iyi oynarsın rakiplerin de güçlüdür belki bi derece,rakip takım futbolu da çok kötü.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Cebimden 1 kuruş bile çıkmaz Aziz için. O şahıs gittikten sonra maça da gideriz forma da alırız.
  • Şike diyorsunuz da sanki bizim insanımız ahlak timsali.Bu sezona kadar gayet maçlara geldiler kombine rakamları iyidi ki şike sureci dolu dolu geçmiş seneler vardı o zamanlar stadlar doluydu iyi kötü şimdi mi şike oldu?Hayır sanki insanımız tepki koyan ahlaklı hak yemeyen insanlardan oluşuyor da.Șikeli olduğunu bildiğin lig için ayda 60 tl ödeyip kombine aliyordunuz/alıyorduk.

    Futbolun iyice zevksizlesti+passolig çıktı olay bu.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • bütün liglerin, bizim lig de dahil, beleş olması gerekiyor, biletler biraz ucuz olmalı, ortalama 20 tl, çünkü sinema bileti de bu civarlarda, rekabet edebilmesi lazım

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Harika özetlemiş. Ama bu senenin esas sebebi 1. ve 7. madde.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Rhaegar Targaryen

    Tek kural:Ürün kalitesiz.Bu yüzden marka değerin de yok.

    Neden 20 liralık kipadaki Adadadas ayakkabı yerine 200 liraya Top ten alıyorsun ? Neden paran varken 50.000 e Passat değil de 1 milyon $ a Lambo ya da Ferrari alıyorsun ?

    Çünkü onlar marka ve kaliteli.Kabul etsen de etmesen de futbol bir endüstri.İnsanlar kalite ve beğenecekleri ürünü almak istiyor.

    Futbol 90 dakika.Benim 3 saatimi alıyor.Hadi ben manyağım Galatasaray'ın her maçını izliyorum.Millet ben gibi değil ki.Maç kötüyken kimse 3 saatini ve parasını vermek istemiyor çünkü ürün kalitesiz ve zevk vermiyor.

    Ürünün kalitesi artsa passolig filan fasofiso.

    Hele İstanbul hegomanyası ayağı tam dugusallık.Biat etmeyeceklerdi o zaman 3 temmuz sürecinde birilerine.Şimdi ağlamasın hiç kimse.

    Valla eğer Galatasaray taraftarıysan; maç 3 saatini değil, 1 gününü komple alıyor. Ben alıştım artık. Maç olan güne hiçbir plan yapmıyorum. Vesaitle gitsem gidiş-geliş toplam 3-4 saat. Arabayla gitsem, trafiğiydi-park yeri aramasıydı, park edilen yerden stada yürümesiydi.. o da aynı hesap.

    Hele bir de hava güzelse, öğlene doğru evden çıkıp Ali Sami Yen Sokak' ta takılma faslı var ki..

    Maç günleri, ciddi anlamda ''bugün günlerden Galatasaray'' oluyor benim için




  • O değilde bu işten en büyük kazığı digiturk yedi. Bir daha yayın ihalesine kimse digiturk'un verdiği paranın 1/3 nü bile vermez.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Geçen senelerde sürekli maça gitmiş biri olarak passolig bile almadım bu sene. Ersun Yanalın kovulmasından sonraki süreç herkesin tahmin ettiği gibi oldu, ortada futbol yok heyecan yok. Stadyuma niye gideyim ki. Lig TV bile almadım bu sene.
  • VGroove kullanıcısına yanıt
    Valla ben stada gidemediğim için(hayatımda hiç İstanbul'a gidemedim) 2 saat maç 1 saatte kafeye gel git yol oluyor. 5 lira maç parası 15 lira da yemesi içmesi.

    Bi gidemedik İstanbul'a.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: EneRGy.

    1- Şike
    2- İddaa ve bahis şirketlerinin çoğalması ve maçlarda manipülasyonların olması
    3- Şifreli kanalların maçları satın alarak, taraftardaki futbol duygusunu yavas yavas köreltmesi.
    4- Kalitesiz yerli oyunculara tonla dökülen paranın karsılıgının, futbol kalitesi ve netice olarak dönmemesi.
    5- Spor yorumcularının dahi taraflı yorumları ve fanatizm içeren yorumları.
    6- Hakemlerin kalitesinin yerlerde sürünmesi.
    7- Federasyonun başındaki futbolla alakası olmayan tüccarlar.
    8- Teknik direktörlerimizin yetersiz olması.

    Şikeymişşşş

    Ondan dolayı geçen sezon stadlarımız yüksek oranda doluydu dimi ? Bu sene mi insanlar aa şike vardı ya izlenmez dediler
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Photographer Boy

    Şikenin cezasız kalmasının hiç etkisi yok zaten..

    en son azize sağlam sallamıştı kovdular lig tv den
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Böck

    quote:

    Orijinalden alıntı: EneRGy.

    1- Şike
    2- İddaa ve bahis şirketlerinin çoğalması ve maçlarda manipülasyonların olması
    3- Şifreli kanalların maçları satın alarak, taraftardaki futbol duygusunu yavas yavas köreltmesi.
    4- Kalitesiz yerli oyunculara tonla dökülen paranın karsılıgının, futbol kalitesi ve netice olarak dönmemesi.
    5- Spor yorumcularının dahi taraflı yorumları ve fanatizm içeren yorumları.
    6- Hakemlerin kalitesinin yerlerde sürünmesi.
    7- Federasyonun başındaki futbolla alakası olmayan tüccarlar.
    8- Teknik direktörlerimizin yetersiz olması.

    Şikeymişşşş

    Ondan dolayı geçen sezon stadlarımız yüksek oranda doluydu dimi ? Bu sene mi insanlar aa şike vardı ya izlenmez dediler

    Şike hala devam ediyor, fikstürü biraz incele anlarsın.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • 1 - passolig
    2 - passolig
    3 - passolig
    4- passolig
    5 - passolig
    6- passolig
    7- passolig

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Zeminler berbat.

    Berbat olunca fizigi iyi olan takim kazanir ayaga pas yapan teknik kapasitesi yuksek olan degil.

    Dolayisiyla seyirci futboldan zevk almaz uzun toplarin bolca oldugu ikili mucadeleye dayanan bir futbol olur.


    Top kontrolu iyi olmaz paslar yerini bulmaz.seyircide gelmez yildizda cikmaz.

    Bence en ônemli sorun zemin.

    Milyonlar harcayan kulupler zemin yapmaktan aciz.

    Sahanin herhangi bir yerinde top 1 cm zipliyorsa o sahada futbol oynatmayacaksin.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.